in part

English-Turkish Translation

  1. kısmen, bir bakıma, bir dereceye kadar.
    The crop failure was due in part to the drought.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

affirm in part
kısmen onamak Verb, Law
consignment in part
malların bir kısmının gönderilmesi
consignment in part
kısmi teslimat
consignment in part
kısmi sevkiyat
consignment in part
kısmi sevkıyat
in whole or in part
kısmen veya tamamen Adverb
make a payment in part
kısmi ödeme yapmak Verb
pay in part
kısmen ödemek Verb
pay out in part
kısmen ödemek Verb
payment in part
kısmi ödeme
reverse in part
kısmen bozmak Verb, Law
void in part
kısmen geçersiz
in part or in full
kısmen veya tamamen Adverb
in part payment
kısmi ödeme ile
contribute in part to the expense of production
üretim masraflarına kısmen katılmak Verb
take in part payment
kısmi ödeme üzerinde anlaşmak Verb
take in part payment
kısmi ödeme olarak kabul etmek Verb
... reads in relevant part: "..."
...'in ilgili kısmı şu şekildedir: "..."
be disqualified from taking part in the olympic games
Olimpiyat Oyunları'na katılmaktan mahrum edilmek Verb
enter for a race; go in for a race; take part in a race
yarışa girmek Verb
failure in any part
kısmen yerine getirmeme
get (a part of one's body) caught in (a machine
kaptırmak Verb
get (a part of one's body) caught or entangled in (a place
kıstırmak Verb
have neither part nor lot in it
ne de parmağı olmak Verb
have no part in a plot
bir komploda parmağı olmamak Verb
have no part in sth
bir şeyde rolü olmamak Verb
have no part or lot in sth
bir şeyde katkısı olmamak Verb
in good part
(a) dostça, hoşgörü ile, gönül hoşluğu ile, tatlılıkla, iyi niyetle, iyi tarafı(nı).
He took the teasing in good part.
in no small part
büyük ölçüde Adverb
in pertinent part
ilgili bölümünde Noun, Law
in the fore part of a train
trenin baş kısmında
letter- perfect in one's part
rolünü çok iyi oynamak Verb
make oneself heard in every part of the house
tiyatro salonunun her köşesinden duyulmak Verb
overdo one's part in a play
bir oyundaki rolünü abartılı oynamak Verb
play a key part in parliament
parlamentoda önemli rol oynamak Verb
receive part of one's salary in advance
maaşnın bir bölümünü avans olarak almak Verb
receive part of one's salary in advance
maaşının bir bölümünü avans olarak almak Verb
Rumelia (that part of the Ottoman Empire which was in Europe
rumeli
take an active part in sth
bir şeyde faal rol oynamak Verb
take an active part in sth
bir şeyde faal rol almak Verb
take no part in
bir şeyde rolü olmamak Verb
take no part in sth
bir şeyde rolü olmamak Verb
take part in
(bir şeye) katılmak Verb
take part in a competition
bir yarışmaya katılmak Verb
take part in a conference
bir konferansa katılmak Verb
take part in a conference
konferansa katılmak Verb
take part in a conversation
bir konuşmaya katılmak Verb
take part in a demonstration
gösteriye katılmak Verb
take part in a demonstration
bir gösteriye katılmak Verb
take part in a discussion
bir müzakereye katılmak Verb
take part in a gang robbery
bir çete soygununa karışmak Verb
take part in a lottery
bir piyangoya iştirak etmek Verb
take part in a plot
bir suikaste karışmak Verb
take part in a robbery
soyguna karışmak Verb
take part in an action
bir eyleme katılmak Verb
take part in the lottery
piyangoya iştirak etmek Verb
take something in good part
bir şeyi iyi tarafından almak Verb
to have neither part nor lot in it
bir şeyde ne çıkarı
English-Turkish phrases from Zargan's own database