job

  1. iş, hizmet.
    a full-time: sürekli/tam süreli iş.
    part-time job: geçici/kısa süreli iş, kısmî
    mesai.
    This is a hard job: Bu zor bir iş.
    This is not everybody's job: Bu iş her babayiğidin harcı değil!
    We had a job to get there: Oraya güçlükle gidebildik/gidinceye kadar akla karayı seçtik.
  2. görev, vazife, sorumluluk.
    It is your job to clean the house.
  3. memuriyet, makam.
    be out of job: açıkta/işsiz kalmak, memuriyetten/işinden atılmak.
  4. iş, husus, koşul, ahval, durum.
    to make the best of a bad job: elverişsiz bir durumdan yararlanmak/azamî
    yarar sağlamak.
    That's a bad job! Kötü bir durum! Aksilik!
    It's a good job that: Bereket versin ki …
    give someone up as a bad job: bundan hayır gelmez diye bırakmak/vazgeçmek.
  5. üzerinde çalışılan parça/iş.
    make a good/fine job of sth: işini iyi/lâyıkı ile yapmak.
  6. çalışma yöntemi/usulü.
  7. hileli iş, dalavere, şahsî çıkar sağlayan resmî iş/karar.
    Suspected the whole incident was a put-up job.
  8. otomobil.
    a sports job : spor otomobili.
  9. (a) hırsızlık, cürüm.
    pull a bank job: banka soymak.
    He's in prison for a job he did in Paris.
    (b) zarar veren iş/eylem, dayak.
    He did a job on him: Ona temiz bir dayak attı.
    John's been in hospital since Paul did that job on him.
  10. götürü iş yapmak.
  11. toptancılık/komisyonculuk/simsarlık yapmak, toptan mal alıp pahalıya satmak, istifçilik/ihtikâr yapmak.
  12. görevini kötüye kullanmak, suiistimal yapmak, resmî görevinden yararlanarak şahsî çıkar sağlamak.
  13. job out: iş vermek, görev dağıtmak, bir işi/kontratı parçalara ayırıp yapacak kimselere paylaştırmak.
  14. iş yapmak.
  15. dolandırmak, kandırmak.
    They jobbed him out of his property: Onu kandırıp mülkünü elinden aldılar.
  16. (araba vb.) kiralamak/kiraya vermek.
  17. (bkz: jab )
  18. Adjective kiralık.
    job carriage at 2 guineas a day.
  19. Adjective iş yapmaya mahsus.
    a job shop: iş yeri, atelye.
  20. Adjective iş+, iş/görev ile ilgili.
    job security: iş güvenliği.
  21. Adjective toptan (alınan/saatılan vb.).
iş inde çıkmaza girmek Verb
işinde çıkmaza girmek Verb
işinde henüz acemi olmak Verb
işinin ehli olmamak Verb
işini başaracak nitelikte olmak Verb
işinıbaşaracak nitelikte olmak Verb
ruhsal sıkıntılarını işine bağlamak Verb
işini bırakmak/terketmek.
işini iyi yapmak Verb
işinıiyi yapmak Verb
bir işten birdenbire çıkmak Verb
işini bırakmak Verb
işinin pürüzlerine karşı bağışıklık kespetmiş olmak Verb
işinin pürüzlerine karşı bağışıklık kazanmış olmak Verb
açıkta kalmak Verb
işini yapmaya ehil olmama
iş inin girdisini çıktısını bilmek Verb
işinin girdisini çıktısını bilmek Verb
işinden ayrılmak Verb
işini kaybetmek Verb
kendine bir iş bulmak Verb
ipi koparmak Verb
işinıbırakmak Verb
(US) işini bırakmak Verb
istifa etmek Verb
işinden istifa etmek Verb
iş inde tembellik etmek Verb
işinde tembellik etmek Verb
görevden istifa etmek Verb
ziftlenmek Verb
bütün kaynaklarını bir işe tahsis etmek Verb
işini bırakmak, istifa etmek.
işini yapmaya ehil
yüksek ücretli iş
işini bitirip teslim etmek Verb
üstünkörü işçilik
esas iş
başlangıç işi
olmayacak iş
başarılamayacak iş
özensiz iş
hesaplanabilir iş
inşaat işi
sonu olmayan iş
masa başı işi
oyuncak
çocuk işi
ilk iş
işe yeni girenlerin çalıştırıldığı iş
kârlı iş
(US) arpalık iş
tam gün iş
fultaym iş
devlet işi
yarım günlük iş
zor meslek
yüksek vasıflı memur gerektiren iş
kilit pozisyon
yeknesak iş
pis iş
yarı zamanlı iş Noun, Employment
planlama işi
itibarlı mevki
profesyonel iş
komplo
entrika
denetim işi
sorumluluk isteyen iş
rutin iş
acele iş
münhal kıtlığı
sekreterlik işi
fabrika işi
benzer iş
rahat iş
öğretmenlik
geçici iş
terfi etme olanağı olmayan iş
terfi imkânı olmayan iş
ucuza götürü anlaşma
yüksek maaşlı iş
çetin iş
öğrencinin eğitimi sırasında bulduğu iş
büro işçisi
iş ilanı Noun, Human Resources
(US) iş analizi
örgüt içinde görevlerin incelenmesi
iş ilanı Noun, Human Resources
işe başvuran
iş alanı Noun, Employment
iş verme
münhal iş
bıkkın
iş tarifi
iş kartı
işin özellikleri Noun
(US) iş sınıflandırması
iş şartları Noun
iş içeriği
istisna akti
işin veya sözleşmenin ayrıntılarının tek tek maliyeti (maliyet tutarını her kalem maliyeti ait olduğu iş parçalarına bölme
(US) iş danışmanı
istihdam yaratma Noun, Economics
işçi çıkarma
iş tanımı Noun, Management
(US) iş listesi
ehliyetlere göre işbölümü
(US) iş ayırımı yapma
iş ayırımı yapma
iş görevleri Noun
iş verimi
iş performansı
iş hevesi
çalışma hevesi
işi büyütme
iş hevesi
(US) iş değerlendirme (bir işin ne kadar ücret gerektirdiğini araştırma
iş değerlendirme faktörleri (eğitim , deneyim , alınacak kararların niteliği
sıra malı
tapon mallar Noun
tapon mal
işlerin derecelendirilmesi
iş tehlikeleri Noun
iş arama
iş güvensizliği
iş düzensizliği
iş görüşmesi Noun, Human Resources
iş arayan
işbilgisi
çalışma yeri düzeni
tapon mal
iş kaybı
iş kaybı
işçi piyasası
her iş için verilmiş numara
iş teklifleri Noun
metinlerin el ile dizildiği basımevi
iş imkanı Noun, Employment
işlerin gidişi
(US) iş emri
sipariş emri
iş performansı
iş ilanı Noun, Human Resources
maaş yükseltme
işveren
meslek güçlükleri Noun
iş soru formu
iş isteyenlerin kuyruğu
iş değerlendirmesi
iş hayatıyla ilgili geçmişi
iş koşulları Noun
iş sınırlandırma
iş tehlikeleri Noun
(US) iş rotasyonu
iş rotasyonu
iş tatmini
(US) çalıştığı işten memnun olma
çalıştığı işten memnun olma
iş arama
(US) iş arayan
iş satışı
büyük bir partiden elde kalan malların düşük fiyatla satışı
iş kıdemi
hisse senetleri simsarlığı ile uğraşmak Verb
iş bölüşümü
tam günlük bir iş için iki kişinin sorumluluk yüklenmesi
iş kıtlığı
(US) meslek pozisyonu
bilgi ve deneyim ve işin başarılarıyla tamamlanması için gerekli niteliklerin ayrıntılı tanımı
aranan vasıflar (örneğin bir iş tanımında) Noun, Management
iş standardizasyonu
iş başlaması
iş statüsü
meslek ehliyet testi
yazıldığı kart
(US) bu işin yapıldığı süre
meslek adı
iş eğitimi
münhal yer