ordinary

alelâde, basbayağı, olağan, görülegelen, alışılmış, herzamanki.
an ordinary person. an ordinary situation.

a very ordinary kind of man: alelâde/kendi halinde bir adam.
bayağı, âdi, basit.
very ordinary manners. The speech was ordinary and tiresome.
alışılmış, mutat, normal (durum/şey).
He ate his ordinary breakfast of cereal, toast, and coffe.
Law doğal/tabiî (hak).
ortalama, vasat (kabiliyet, rütbe, mevki, nitelik, durum, derece, koşul hal vb.).
ability above the ordinary.
(Katolik kilisesinde) herzamanki/mutat âyin, âyinin değişmeyen kısmı.
(İngilterede) (a) belirli bir bölgede yetkili yüksek rütbeli rahip, (b) (eskiden) mahkûmlarla meşgul olan papaz.
veraset mahkemesi yargıcı.
(a) tabldot yemek: tek bir fiyata yenilen belirli yemek, (b) tabldot lokantası: sabit fiyata yemek veren
lokanta, (c)
esk. otel veya otel lokantası.
Law vekâleten değil, bizzat yetki ve nüfuzunu kullanan kimse.
(armacılıkta) basit/alelâde şekil (genellikle doğru ve geniş yaylı çizgilerden oluşur).

English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

act in the ordinary course of one's business

işinin normal gidişi gereği davranmak Verb

extraordinary meeting

olağanüstü toplantı Noun, Law

ordinary offence

adi suç Noun, Criminal Law

be laid up in ordinary

(gemi) hizmet dışı bırakmak Verb

court of ordinary

(US) bazı Amerikan eyaletlerinde vesayet ve miras işlerine bakan mahkeme

in ordinary

normal yollardan

in the ordinary

herzamanki gibi, alışıldığı/bilindiği veçhile, âdet üzere, bermutat.

merely ordinary

(US) ev yemeği

out of the ordinary

(a) acayip, garip, alışılmamış, görülmemiş, her zaman rastlanmayan, (b) eşsiz, seçkin, müstesna, ayrık,

mümtaz, olağanüstü, fevkalâde.

professor in ordinary

ordinaryüs profesör

very ordinary

rasgele

ordinary (prudent) person

normal (tedbirli) kişi

ordinary a

asli hissedar

ordinary ability

yetenek

ordinary ability

normal kapasite

ordinary account

adi hesap

ordinary agent

daimi temsilci

ordinary ambassador

adi elçi

ordinary amount of business

normal iş hacmi

ordinary and administrative courts

adli ve idari yargı Noun, Law

ordinary assets

alelade aktifler Noun

ordinary average

özel avarya

ordinary bill

bono

ordinary bill of exchange

adi kambiyo senedi

ordinary budget

normal bütçe

ordinary budget

olağan bütçe

ordinary business

(OB) sanayi ile ilişkili olmayan herhangi bir hayat sigortası Noun

ordinary business

işlerin normal gitmesi

ordinary capacity

normal kapasite

ordinary capital

adi hisselerden oluşan sermaye

ordinary capital

adi hisse senetlerinden oluşan sermaye

ordinary care

genelde bir kimsenin kendi işlerinde sarf edeceği dikkat ve ihtimam

ordinary company

adi şirket

ordinary conveyance

adi devir ve temlik

ordinary conveyance

mahkeme dışında yer alan devir ve temlik

ordinary course of business

işlerin normal seyri Noun, Law

ordinary course of post

normal posta

ordinary course of things

hayatın doğal akışı Noun, Law

ordinary course of things

hayatın olağan akışı Noun, Law

ordinary course of things

hayatın normal akışı Noun, Law

ordinary courts

adli yargı Noun, Law

ordinary creditor

adi alacaklı

ordinary creditor

adi alacaklı (iflas bakiyesinde kendisine öncelik ve ayrıcalık tanınmayan alacaklı

ordinary damages

kanunun sözleşmelerin ihlâli ya da kanuni hakların çiğnenmesinden meydana geleceğini kabul ettiği zarar

ordinary damages

bkz

ordinary dangers incident to employment

işin normal seyri içinde yer alması olası tehlikeler Noun

ordinary dealings

normal alışveriş

ordinary debt

teminatsız borç

ordinary debt

adi borç

ordinary debts

teminatsız borçlar Noun

ordinary debts

teminatsız borç

ordinary department

küçük cari hesap şubesi Noun

ordinary depreciation

normal amırtisman

ordinary depreciation

normal amortisman

ordinary diligence

her zamanki ihtimam

ordinary diligence

genelde bir kimsenin kendi işlerinde sarf edeceği dikkat ve ihtimam

ordinary diligence

gerekli özen

ordinary dividend

bir şirketin adi hissesine ödenen kâr payı

ordinary dividend

bir şirketin adi hissesi ve ödenen kâr payı

ordinary dividend

adi hisse kâr payı

ordinary endowment insurance

normal hayat halinde sigorta (belirli sürenin bitiminde belirli meblağın ödendiği sigorta

ordinary exception

adi itiraz

ordinary expenses

normal masraflar Noun

ordinary expenses

her zamanki masraflar Noun

ordinary fare

normal bilet ücreti

ordinary general meeting

adi genel kurul toplantısı

ordinary general meeting

olağan genel kurul Noun, Management

ordinary general meeting

olağan genel kurul toplantısı Noun, Management

ordinary general meeting of shareholders

olağan genel kurul Noun, Management

ordinary hazards of occupation

normal meslek riskleri Noun

ordinary imprisonment

karakol hapsi

ordinary income

normal gelir

ordinary interest

(US) 360 gün üzerinden hesaplanan faiz

ordinary interest

basit faiz (360 gün üzerinden hesaplanan basit faiz

ordinary interest

üç yüz gün üzerinden hesaplanan faiz

ordinary job

sıradan iş

ordinary labour

adi işgücü

ordinary lease

hâsılat vermeyen bir menkul veya gayri menkul icarı

ordinary lease

adi icar

ordinary life assurance

(Br) büyük hayat sigortası Noun

ordinary life assurance

büyük hayat sigortası Noun

ordinary life insurance

(US) normal hayat sigortası Noun

ordinary life insurance

(US) adi hayat sigortası Noun

ordinary life insurance

normal hayat sigortası Noun

ordinary life insurance

adi hayat sigortası Noun

ordinary life policy

normal hayat sigortası Noun

ordinary life policy

primi aynı kalan hayat sigortası Noun

ordinary long-term insurance

normal ömür boyu sigorta

ordinary man in the street

sıradan kişi

ordinary meeting

(Br) olağan genel kurul

ordinary meeting

adi toplantı

ordinary meeting

alelade toplantı

ordinary member

olağan üye

ordinary member

tam yetkili üye

ordinary mortal

sıradan kişi

ordinary mortal

insanoğlu

ordinary mortgage

adi ipotek

ordinary neglect

adi ihmal

ordinary negligence

(US) vasat derecede dikkatli bir kimsenin kendi işlerinde sarf edeceği dikkat ve tedbirin ihmali

ordinary negligence

vasat derecede dikkatli bir kişinin kendi işlerinde sarfedeceği dikkat ve t

ordinary partner

adi ortak

ordinary partner

(Br) adi ortak

ordinary partnership

(Br) kolektif şirket

ordinary partnership

adi ortaklık Noun, Law

ordinary partnership

(US) sınırsız sorumlu ortaklık

ordinary partnership

adi şirket Noun, Civil Law

ordinary pay and allowance

maaş ve tazminat

ordinary people

sıradan insanlar Noun

ordinary piece of merchandise

mezat malı

ordinary policy

(hayat sigortası) normal poliçe

ordinary postage

adi posta ücreti

ordinary preferred share

adi tercihli hisse senedi

ordinary preferred share

(Br) adi tercihli hisse senedi

ordinary proceedings

normal muamele

ordinary proceedings

normal prosedür

ordinary professor

ordinaryüs profesör

ordinary quality

adi kalite

ordinary rate

adi telgraf ücreti

ordinary rate

normal posta ücret tarifesi

ordinary reader

sıradan okuyucu

ordinary receipts

(US) normal devlet geliri

ordinary rent

toprağın kullanılması karşılığında ödenen kira

ordinary rent

adi kira

ordinary repairs

normal onarımlar Noun

ordinary repairs

normal tamirat

ordinary residence

daimi ikametgâh

ordinary resolution

(Br) adi karar (salt çoğunlukla alınır

ordinary resolution

adi karar

ordinary resolution

hissedarların çoğunluğu ile alınan karar

ordinary revenue

olağan gelir

ordinary risk

adi risk

ordinary risk

normal risk

ordinary run of buyers

her zamanki müşteri takımı

ordinary safe custody account

adi emanet hesabı

ordinary safe custody account

açık emanet hesabı

ordinary sailor

miço ile birinci sınıf tayfa arasındaki denizci

ordinary scale of remuneration

normal maaş derecesi

ordinary seaman

üçüncü sınıf denizci.
kıs.:
O.D., O.S., o.s. Noun

ordinary seaman

bahriyeli, deniz eri.

ordinary session

adi oturum

ordinary share

(Br) adi hisse senedi

ordinary share

adi hisse senedi

ordinary share

adi hisse

ordinary share capital

adi hisse sermayesi

ordinary share capital

(Br) adi hisse sermayesi

ordinary share certificate

adi hisse senedi

ordinary shareholder

adi hisse sahibi

ordinary shareholder

(Br) adi hisse sahibi

ordinary shareholder

asli hissedar

ordinary shares

adi hisse senetleri Noun

ordinary stock

adi hisse senedi

ordinary stock

(US) adi hisse senedi

ordinary stockholder

(US) adi hisse senedi sahibi hissedar

ordinary stockholder

(US) adi hisse sahibi

ordinary surety

adi kefil

ordinary tax

normal vergi

ordinary telegram

adi telgraf

ordinary telegram

ELT

ordinary telegram rate

adi telgraf ücreti

ordinary tourist

sıradan turist

ordinary train

posta treni

ordinary train

normal posta treni

ordinary treaty

(devletler hukuku) hukuki antlaşma

ordinary unsecured debts

adi teminatsız borçlar Noun

ordinary usage

örf ve âdet

ordinary usage

genel âdetler

ordinary use

normal kullanış

ordinary use

normal kullanım

ordinary voter

normal seçmen

ordinary wear and tear

normal eskime ve yıpranma

ordinary withdrawal

normal para çekme

ordinary written law

adi yazılı hukuk

ordinary yens

normal muamele

be taxable as ordinary income

normal gelir gibi vergilendirilmek Verb

cheap and ordinary merchandise

mezat malı

deferred ordinary shares

adi

deferred ordinary shares

imtiyazsız hisse senedi

diligence usual in ordinary business

normal işin gereği itina

in ordinary circumstances

alelade ahvalde

in the ordinary way

genellikle, normal/genel olarak, normal koşullar altında.

interest on ordinary deposits

basit faiz

interest on ordinary deposits

adi mevduat faizi

nonvoting ordinary shares

oy hakkı olmayan adi hisseler Noun

of ordinary quality

vasat kalite

person of ordinary prudence

normal tedbirli kişi

preferred ordinary share

imtiyazlı adi hisse senedi

the ordinary …

her zamanki … Noun

want of ordinary care

normal bakım görmeyiş

English-Turkish phrases from Zargan's own database

ordinary

English-Turkish

Terms/Phrases

English-Turkish Translation

English Turkish Phrases