pay

English-Turkish Translation

  1. Verb ödemek, tediye etmek.
    to pay the rent. to pay $550 a month for an apartment.
    pay money into
    a bank: bankaya para yatırmak.
    pay as you go: vakti gelince hemen ödemek.
  2. Verb para vermek, karşılığını vermek.
    pay someone to do sth: birine para vererek bir iş yaptırmak.
  3. Verb ödül/ödün (mükâfat/tazminat) vermek.
  4. Verb kazançlı/kârlı/yararlı olmak.
  5. Verb kâr/kazanç sağlamak.
    This business does not pay: Bu iş kazanç sağlamaz.
    pay one's way:
    normal bir geçim sağlayacak kadar kazanmak.
  6. Verb
    pay back/off/out: (a) öcünü almak, ödetmek, yanına koymamak, haklamak, cezalandırmak.
    He thinks
    he can get away with cheating me, but I'll make him pay (back): Beni aldatıp yakayı kurtaracağını sanıyor, fakat bunu onun yanına koymayacağım. (b) borcunu ödemek.
    I paid you back the $50 you lent me last week.
  7. Verb (a) (dikkat) etmek.
    pay attention: dikkat etmek.
    pay no attention: aldırmamak, boş vermek.
    (b) (iltifatta) bulunmak, (c) (kompliman) yapmak, (d) (saygı) sunmak.
    pay one's respects: saygılarını sunmak.
  8. Verb (ziyaret) etmek.
    I'll pay you a visit next week: Gelecek hafta sizi ziyaret edeceğim.
  9. Verb, Maritime Traffic (halat/zincir) lâçka etmek, kaluma etmek.
  10. Verb değmek, yarar sağlamak.
    It pays to be honest.
  11. Verb öcü alınmak, cezasını görmek.
  12. Noun maaş, ücret, ödenti.
    take-home pay: net maaş, (vergiler vb. kesildikten sonra) ele geçen para.
  13. Noun ödeme, tediye.
    pay office: vezne dairesi.
  14. Noun maaşlı memuriyet.
  15. Noun bedel, karşılık, ödenen şey.
  16. Noun ceza/mükâfat.
  17. Adjective zengin maden yatakları olan (toprak).
    pay dirt: (a) zengin maden yatağı, (b) kârlı iş.
    hit/strike
    pay dirt: başarılı olmak,
    mec. turnayı gözünden vurmak.
  18. Adjective paralı, ücretli, para atılarak işletilen/kullanılan.
    a pay telephone. a pay toilet.
  19. Transitive Verb kaynamış katranla kalafat etmek.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

a sum of money one saves to pay for one's burial
ölümlük
be put to pay one's debts
borçlarını ödemede güçlük çekmek Verb
commission one's bank to pay one's taxes
bankaya vergilerini ödemesi için talimat vermek Verb
draw one's pay
maaşıni almak Verb
draw one's pay
maaşını çekmek Verb
draw one's pay
maaşıni çekmek Verb
keep someone in one's pay
birini kadrosunda tutmak Verb
manage on one's pay
maaşıyla geçinmek Verb
neglect to pay one's debts
borçlarını ödemeyi ihmal etmek Verb
pay bone's contribution
kendine düşen payı ödemek Verb
pay dearly one's experience
deneyimini pahalıya elde etmek Verb
pay dearly one's happiness
mutluluğunu elde etmek için büyük sıkıntılara katlanmak Verb
pay dearly one's whistle
hobisine çok para harcamak Verb
pay for one's passage
bilet ücretini ödemek Verb
pay for one's scot
kendi payını ödemek Verb
pay for one's whistle
bir şeyi pahalı ödemek Verb
pay in all one's trading credits into an account
bütün ticaret kredilerini bir hesaba ödemek Verb
pay in all one's trading credits into one account
bütün ticaret kredilerini bir hesaba ödemek Verb
pay off one's creditors
alacaklıların borçlarını ödemek Verb
pay off one's debts
borçlarını ödemek Verb
pay off one's debts
borçlarını temizlemek Verb
pay one's address to sb
birine kur yapmak Verb
pay one's addresses to a lady
bir hanıma kur yapmak Verb
pay one's compliments
saygılarını sunmak Verb
pay one's compliments to sb
birine saygılarını sunmak Verb
pay one's contribution
kendine düşen payı ödemek Verb
pay one's contribution
payını ödemek Verb
pay one's creditors in full
alacaklılarına borcunun tamamını ödemek Verb
pay one's creditors in full
alacaklılara borcunun tamamını ödemek Verb
pay one's debt to a nature
ölmek Verb
pay one's debts
borcunu ödemek Verb
pay one's debts
borçlarını ödemek Verb
pay one's debts to the last penny
borcunu son kuruşuna kadar ödemek Verb
pay one's devoirs to sb
birine saygıda bulunmak Verb
pay one's entrance
giriş ücretini ödemek Verb
pay one's fare
bilet ücretini ödemek Verb
pay one's folly
aptallığının kurbanı olmak Verb
pay one's footing
işe girişini kutlamak için sulamak Verb
pay one's last respects to sb
birine son görevini yapmak Verb
pay one's own shot
faturada kendine düşen payı ödemek Verb
pay one's own upkeep and conservation
kendi bakım ve geçim masraflarını ödemek Verb
pay one's own way
kendine düşeni ödemek Verb
pay one's own way
kendine düşen ödemek Verb
pay one's passage
vapur bileti ücretini ödemek Verb
pay one's proportion of the expenses
masraflarda kendine düşen payı ödemek Verb
pay one's rent at the end of each quarter
kirayı her üç aylık dönem sonunda ödemek Verb
pay one's respect to sb
birine saygı göstermek Verb
pay one's respects to sb
birine saygı göstermek Verb
pay one's score
hesabını görmek Verb
pay one's subscription
aidatını ödemek Verb
pay one's way
(a) hissesine düşeni ödemek, (b) mal bedelini) peşin ödemek, borca girmemek.
pay one's way
masrafını kendi ödemek.
pay someone from of one's own pocket
birine kendi cebinden para vermek Verb
pay someone from one's own pocket
birinin masrafını kendi cep inden çekmek Verb
pay someone from one's own pocket
birinin masrafını kendi cebinden çekmek Verb
pay the excess (on one's tickets)
(bilet) fiyat farkını ödemek Verb
pay the penalty of one's foolishness
budalalığının cezasını ödemek Verb
pay the penalty of one's foolishness
budalılığının cezasını ödemek Verb
pay the whole of one's rent
kirasının tümünü ödemek Verb
pay up one's debts
borcunu ödemek Verb
payload
faydalı yük Noun
receive one's month's pay
aylığını almak Verb
receive one's pay
maaşını almak Verb
receive one's pay
maaşıni almak Verb
unable to pay (one's debts)
borçlarını ödemekten aciz
unable to pay one's debts
borçlarını ödemekten âciz
wash one's hands of pay bargaining
maaş pazarlığına karışmamak Verb
army pay
asker maaşı
back pay
birikmiş maaş
back pay
eski maaşların ödenmesi
basic pay
esas ücret
building pay
inşaat işçilerine ödenen ücret
call-back pay
planda olmayan işler için ödenen zam
deadheading pay
yolluk
deferred pay
ertelenmiş maaş
disability pay
sakatlık maaşı
disablement pay
sakatlık maaşı
double pay
çift maaş
equalization pay
hayat pahalılığı ayarlaması
flying pay
uçuş ödeneği
hardship pay
güç ya da tehlikeli koşullar altında çalışanlara aylıklarına ek olarak yapılan ödeme
insufficient pay
yetersiz maaş
leave pay
izin ikramiyesi
leave pay
izin maaşı
lost pay
maaş kaybı
premium pay
vb için ödenen ek ücret
premium pay
tatil sırasında çalışma
regular pay
normal maaş
retired pay
emeklilik maaşı
separation pay
kıdem tazminatı Noun, Management
sick pay
hastalık ücreti
sick pay
hastalık maaşı
strike pay
grev deyken sendikanın grevci çalışanlara ödediği para
takehome pay
net kazanç
tax-free pay
vergiden muaf kazanç
termination pay
ihbar tazminatı Noun, Human Resources
unemployed pay
işsizlik maaşı
unemployment pay
işsizlik maaşı
variable pay
değişken ücret Noun, Management
pay alimony
nafaka ödemek Verb
pay attention
dikkat etmek Verb
pay book
(askerlik) maaş cüzdanı
pay book
maaş cüzdanı Military
pay boost
maaş zammı
pay cash
nakit ödemek Verb
pay cash
nakit ödeme yapmak Verb
pay cash
nakit olarak ödeme emri
pay claim
ücret davası Noun
pay cut
maaş kesintisi
pay d
maaş günü
pay damages
zarar ziyan ödemek Verb
pay date
maaş günü
pay desk
vezne
pay differential
maaş farkı
pay dispute
maaş anlaşmazlığı
pay expenses
masrafları ödemek Verb
pay gap
ücret farkı
pay guidelines
maaş politikası Noun
pay handsomely
çok para ödemek Verb
pay handsomely
çok para vermek Verb
pay high
yüksek fiyat ödemek Verb
pay increase
maaş zammı
pay interest
faiz ödemek Verb
pay into
para yatırmak Verb
pay jump
maaş fırlaması
pay level
maaş kademesi
pay load
(US) taşınabilen yük (ticari yük
pay negotiations
maaş müzakereleri Noun
pay offer
maaş teklifi
pay office
maaş verilen gişe
pay office
kasa
pay ore
verimli maden ocağı
pay package
paket maaş teklifi
pay parade
(askerlik) maaş çağrısı
pay period
maaş dönemi
pay plan
maaş planı
pay raise
(US) maaş zammı
pay respect
saygı göstermek Verb
pay restraint
maaş alıkoyma
pay rise
(Br) maaş zammı
pay rise
maaş zammı
pay settlement
maaş ödeme
pay stub
maaş bordrosu Noun, Employment
pay supplement
maaş eki
pay telephone
ankesörlü telefon
pay television
paralı televizyon
pay ticket
maaş makbuzu
pay tribute
övmek Verb
pay well
iyi ücret ödemek Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Translation

  1. Noun numerator
  2. Noun share
  3. Noun allotment
  4. Noun part
  5. Noun allocation
  6. Noun percentage
  7. Noun slice
  8. Noun piece
  9. Noun cut
  10. Noun interest
  11. Noun stake
  12. Noun portion
  13. Noun whack
  14. Noun apportionment
  15. Noun lot
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

çalışanlara pay edindirme programı
employee stock ownership plan Noun, Management
hata payı
margin of error Noun
paylı mülkiyet
common ownership Noun, Civil Law
sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket
limited partnership in which the capital is divided into shares Noun, Civil Law
yanılma payı
margin of error Noun
kanuni pay
lawful share
nispi pay
proportionate share
yarı pay
moiety Noun, Law
yasal pay
legitimate portion
pay ayırma
allotment Noun
pay bölümü
subscription share
pay defteri
share register Noun, Accounting
pay defteri
stock register Noun, Accounting
pay sınırı
tolerance limit
pay vermek
to share Verb
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Pir Sultan Abdal. Ezhârı taksîm ettiler ... 5. mec. Azar, tekdir
  2. bk. pâ
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.