previous

  1. Adjective önceki, evvelki, eski, mukaddem, sabık.
    Have you had any previous experience? Bu hususta önceden
    edinilmiş tecrübeniz var mı?
  2. Adjective vakitsiz, acele, erken, vaktinden önce.
    Don't be too previous about refusing: Reddetmekte acele etme.
evvelki
hazırlık işi
önceki uygulama
peşin tasdik
peşin tasvip
mahkeme dışı uzlaşma
önceki düzenlemeler Noun
muvafakat
önceki meslek hayatı
önceki meslek
önceki mahkûmiyet
önceki gün
önceki karar
önceki kesintiler Noun
önceki ciranta
önceden verilmiş söz
giriş sınavı
geçmiş deneyim
eski fiyat
geçmiş kuşaklar Noun
önceki sahibi
eski sahibi
(sigorta) eski hastalık
önceki sigorta
önceki envanter
önceki hüküm Noun
önceki mektup bular Noun
önceki mektuplar Noun
geçen ay
evvelki ay
ön ihbar
eski sahibi
peşin ödeme
önceki dönem Noun, Accounting
eski fiyat
: (Parlamentolarda) müzakere yeterliği önergesi.
move to the previous question: müzakere yeterliği önergesi vermek. Adjective
son kotasyon
önceki fiyat
önceki konuşmacı
önceki konuşma
…'den önce/evvel.
previous to this: bundan önce.
Accident happened previous to my arrival.
birşeyden önce Adverb
önceki kullanıcı
önceki vasiyetname
önceki yıl
geçen yılın modası Noun
geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi Adverb
geçen mali yıldan devir
plan yapmada acele davranmak Verb
ilk kez önceki Mart ayının en yüksek noktasını aşmak Verb
evvelki yıllarda fazla ödenen kurumlar vergisi
daha önceden verilmiş sözü olmak Verb
verilmiş bir önceki bir söz yüzünden başkanlık yapmaktan engellenmek Verb
sabıkalı olmak Verb
eskiden tutuklanmış olmak Verb
adli sicilde kaydı olmamak Verb
sabıkaları olmak Verb
önceden (bir şeyi) yaşamış olmak Verb
deneyim sahibi olmak Verb
önceki yıllardan gelen zarar
geçmiş yıl zararları Noun, Accounting
gündemdeki bir sonraki soruyu ele almayı önermek Verb
önceki bir kararı iptal etmek Verb
geçmiş yıl karı