put up to

  1. kışkırtmak, tahrik /teşvik etmek.
    Someone must have put him up to it: Muhakkak onu bu işe birisi
    kışkırtmıştır.
    put a horse to/at a fence: atı (atlamak üzere) engele sürmek.
birine arzetmek, birinin oyuna/arzusuna sunmak.
I put it to you: Sizin oyunuza/arzunuza bırakıyorum.
birini bir suç işlemeye kışkırtmak Verb
birini haberdar etmek, birine anlatmak/bilgi vermek/öğretmek.
He put her up to all the ways of avoiding tax.
satış fiyatı (satın aldığı mallar için müşterinin ödeyeceği peşin fiyat ; sabit satış fiyatı ; satış
fiyatını yazmak ; satış fiyatlarını koymak ; satı
(a) birine birşey hakkında bilgi vermek, (b) birine bir şeyin yolunu/usulünü göstermek.