snap

English-Turkish Translation

  1. Verb şakla(t)lamak, şakırda(t)mak/şıkırda(t)mak.
    to snap one's fingers: parmaklarını şıkırda(t)mak
  2. Verb tık diye ses çıkarmak.
  3. Verb çat diye (ses çıkararak) kapa(n)mak.
    to snap the lid down.
  4. Verb çatırtı ile kop(ar)mak/kır(ıl)mak.
    The branch snapped during the storm. To snap a sitck in half.
  5. Verb (göz vb.) parlamak, parıltılar çıkarmak, kıvılcım saçmak
  6. Verb çevklikle/birdenbire harekete geçmek.
  7. Verb şipşak fotoğraf çekmek.
  8. Verb
    snap at: (eliyle/ağzıyla birdenbire) yakalamak/kapmak.
  9. Verb
    snap at: kısa/sert bir söz söylemek, kumanda/emir vermek.
    snap out an order: kesin ve
    şiddetli emir vermek.
    snap someone's head off: birini şiddetle terslemek.
  10. Verb
    snap up: kap(ış)mak.
    The bargains were snapped up immediately.
  11. Verb alelacele sonuçlandırmak, karar/hüküm vermek, onayla(t)mak.
    They snapped the bill through congress.
  12. Verb (futbol) topu bacaklarının arasından geçirip atmak.
  13. Verb (avcılıkta) çabuk ateş etmek.
  14. Noun şaklama, şakırtı, çatırtı, âni ses/gürültü.
    The snap of a whip.
  15. Noun kapma, kopma, çarpma, kopma/çarpma/vurma sesi.
    shut the box with a snap: kutuyu şırak diye kapamak.
  16. Noun sert/kısa emir/söz.
  17. Noun (bkz: snap fastener ).
  18. Noun lokma, parça, koparılmış/ısırılmış şey.
    a snap of food.
    make a snap at: ısırmağa çalışmak.
  19. Noun âni gelip kısa süren olay, dalga.
    an unexpected cold snap: âni bir soğuk dalgası.
  20. Noun kolay ve zevkli iş.
    This job is a snap .
  21. Noun şipşak fotoğraf.
  22. Noun kuvvet, enerji, çeviklik, atiklik, zindelik.
  23. Noun gevrek (bisküvi).
  24. Adjective acele, çabuk, düşünmeden yapılan.
    a snap judgment.
  25. Adjective kolay.
    a snap course at college.
  26. Adjective yaylı, sustalı, çat/şırak diye kapanan.
  27. Adverb çabucak, şıp diye, hemencecik, şipşak, birdenbire.
  28. Adverb çat/şırak diye ses çıkararak.
    to go snap: çat diye kırılmak.
    snap went my stick: bastonum çat diye kırıldı.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

snap off one's head
kırıcı konuşmak.
snap one's fingers at
umursamamak, aldırış etmemek, boş vermek, önem vermemek.
snap one's fingers at sb
boşvermek Verb
snap one's fingers at sb
umursamamak Verb
snap out one's criticism
eleştirisini söylemek Verb
(fingers) to snap
şakırdatmak Verb
(fingers) to snap
şakırdamak Verb
cold snap
soğuk dalgası, kısa süren şiddetli soğuk. Noun
I don't care a snap
Boş ver! Umurumda değil! Vız gelir!
in a snap
bir anda
in a snap
lahzada
not to care a snap
hiç umursamamak
snap a beggar short
dilenciyi savmak Verb
snap at
terslemek Verb
snap at a chance
fırsatı yakalamak Verb
snap at an offer
bir teklife atılmak Verb
snap at an opportunity
bir fırsata atlamak Verb
snap at sb
kırıcı konuşmak Verb
snap at sb
kopmak Verb
snap bean
taze fasulye. Noun
snap bean
çalı fasulyesi. Noun
snap brim
aşağı ve yukarı bükülebilen şapka kenarı. Noun
snap brim

snap-brim hat ile ayni anlama gelir. kenarı aşağı ve yukarı bükülebilen şapka.
snap-brim =
snap-brimmed: kenarı aşağı ve yukarı bükülebilen.
Noun
snap check
habersiz olarak aniden yapılan denetim
snap election
acele kararlaştırılmış seçim
snap fastener
çıtçıt, yaylı raptiye. Noun
snap into it
canla başla tamamlamak Verb
snap judgment
acele karar Noun
snap judgment
gıyabi karar
snap off
koparmak Verb
snap out
bir çırpıda/çabucak söylemek.
The irate customer snapped out his complaints.
snap out of it
iyileşmek, kendine gelmek, eski neşesine/sağlığına kavuşmak.
snap roll
yatay yuvarlanma: uçağın uçuş ekseni etrafında 360° dönmesi. Noun
snap sb's bag
birinin çantasını kapıp kaçmak Verb
snap sb's nose off
birini azarlamak Verb
snap sb's nose off
birine ters yanıt vermek Verb
snap someone up
birisinin sözünü bitirmesine izin vermek Verb
snap up
kapmak Verb
snap up
isteyerek ele geçirmek Verb
snap up the cheapest articles
ucuz malları hemen satın almak Verb
put some snap in it
hız vermek Verb
put some snap into it
! haydi, çabuk ol/elini çabuk tut!
take a snap vote
acele oylamak Verb
English-Turkish phrases from Zargan's own database