yanlışlıkla başkasının şemsiyesini almak
Verb
bilerek birinin başına bela açmak
Verb
(a) (bir şeyi) itirazsız/münakaşasız/olduğu gibi kabul etmek, (b) bir kimsenin/şeyin) değerini takdir
edememek, (c) doğal/tabiî saymak.
kamu kullanımı için almak
Verb
vadeli alışverişlerde taraflardan biri prim vererek alışverişten dönmek
Verb
herkes kendi başının çare sine baksın
Sona kalan dona kalır/Herkes kendi başının çaresine baksın.
itiraz kabul etmemek
Verb
bir borcun geri alınabilmesi için kanuni takibata geçmek
Verb
bir borcun geri alınması için kanuni takibata geçmek
Verb
bir evi yıllığına kiralamak
Verb
bir evi bir yıllığına kiralamak
Verb
kira ödeyerek bir evin yıllarca kullanma hakkını elde etmek
Verb
iznin verileceğine kesin gibi bakmak
Verb
bir yolcuyu gece konaklatmak
Verb
(hastalık) iyileşmeye yüz tutmak
Verb
(US) bir değerli kâğıdı değerine almak
Verb
bir şey için sipariş almak
Verb
bir şey için emir almak
Verb
bir başarıdaki büyük payı kendisine ayırmak
Verb
sorgusuz sualsiz kabul etmek
Verb
doğru olduğunu varsaymak
Verb
borçların ödetilmesi için kanuni kovuşturma açmak
Verb
tahliye davası açmak
Verb
hastalıkların önlenmesi için önlemler almak
Verb
Bana inanınız. Sizi temin ederim.
(birinin kıymetini takdir etmeden onun yaptıklarını) olağan saymak, istismar etmek.
ilerideki bir tarihte teslim etmek üzere sipariş almak
Verb
ileride bir tarihte teslim etmek üzere sipariş almak
Verb
bir araba için ruhsat çıkarmak
Verb
bir araba için ruhsat çıkarmak
Verb
bir buluşa patent almak
Verb
bir şeyin patentini almak
Verb
özel mülkü kamulaştırmak
Verb
şahsi malı kamu kullanımı için almak
Verb
birinin (giysi dikmek için) ölçüsünü almak
Verb
birinin dediğine inanmak
Verb
-e gitmek üzere gemiye binmek.
birini araba ile gezintiye götürmek
Verb
birini arabayla gezdirmek
Verb
birini arabasına almak
Verb
birini hırsız sanmak
Verb
birini namuslu saymak
Verb
bir şeyi hile ile elde etmek
Verb
(US) birini bir şey sanmak
Verb
birisinin söylediklerine inanmak.
take my word for it! sözüme inan!
birşeyi sorgulamadan kabul etmek
Verb
birşeyi doğru farz etmek
Verb
birşeyi sorgusuz sualsiz kabul etmek
Verb
birşeyin doğru olduğunu varsaymak
Verb
birşeyi sorgulamadan kabullenmek
Verb
birşeyi sorgusuz sualsiz kabullenmek
Verb
(a) itirazsız kabul etmek.
He took for granted all that his parents told him. (b) doğru kabul
etmek, olmuş gibi farzetmek, muhakkak saymak.
You take too much for granted: Herşeyi doğru kabul ediyorsun/olmuş bitmiş gibi farzediyorsun. (c) olağan/tabiî saymak, aksini düşünememek.
He took for granted that the invitation included his wife.
bir şeyin başarısını üstlenmek
Verb
birini şiddetle savunmak
Verb
birinden yana çıkmak
Verb
kuvvetle desteklemek, şiddetle savunmak/müdafaa etmek, tarafını tutmak.
soğumak, hoşlanmamak.
She has a dislike of/for cats.
kalkış için beklemek
Verb