radyosuyla kendini eğlendirmek
Fiil
radyoda bir istasyon bulmak
Fiil
saçına mizanpli yaptırmak
Fiil
can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı
olmak.
She has set her heart on going to Europe after graduation.
bir şeyi yapmayı kafasına koymak
Fiil
kızmak, canı sıkılmak, tepesi atmak, küplere binmek.
She gets her back up whenever her younger brother makes fun of her dates.
bir işe gayretle girişmek.
işini düzene sokmak/yoluna koymak/düzeltmek.
zamanına fazla değer vermek
Fiil
her ay maaşının onda birini bir kenara koymak
Fiil
bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek
Fiil
tasarrufundan belli bir miktarını ayırmak
Fiil
gelirinin bir bölümünü ayırmak
Fiil
gelir inin bir kısmını bir tarafa koymak
Fiil
gelirinin bir kısmını bir tarafa koymak
Fiil
başarısını çok çalışmaya borçlu olmak
Fiil
siyasal görüşlerini meydana koymak
Fiil
bir muhasebe kalemini bir başkasına mahsup etmek
Fiil
işlerini düzene koymak
Fiil
şiddetli bir şekilde karşı çıkmak
Fiil
bir belgeye imza atmak
Fiil
bir belgeyi imzasıyla tasdik etmek
Fiil
(ele geçirmeye/yapmaya) azmetmek.
be set on sth: bir şeyi aklına koymak, canı çok istemek.
mühendis olmayı kafasına koymak
Fiil
para kazanmaktan başka bir şey düşünmemek
Fiil
bir şeyde gönlü olmak
Fiil
bir şeyi kafasına takmak
Fiil
can atmak, çok istemek, bütün kalbiyle arzu etmek, bütün ümidini …'e bağlamak, aklına koymak, kararlı
olmak.
She has set her heart on going to Europe after graduation.
evine çekidüzen vermek
Fiil
hayatını tehlikeye atmak
Fiil
hayatını bir şansa bağlamak
Fiil
(bir şeyi) aklına koymak, çok arzu etmek.
bir belgeyi imzalamak
Fiil
dişini sıkmak.
It set my teeth on edge: Dişlerimi kamaştırdı.
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak
Fiil
bütün zihnini bir şey üzerinde toplamak
Fiil
Saatlerinizi bir saat ileri alın.
Saatlerinizi bir saat geri alın.