march

English-Turkish Translation

  1. Noun Mart, yılın üçüncü ayı
  2. Military arş
  3. (düzgün/talim adımlariyle) yürümek, asker gibi (rap rap) yürümek, hızla yürümek/gitmek/ilerlemek, yürüyüş
    yapmak.
    We watched the soldiers marching. She was very angry and marched out (of the shop). Time marches on.
  4. (zorla) yürütmek, sevketmek, göndermek.
    The little boy behaved badly, so she marched him up to bed.
    They marched the prisoner away.
  5. resmi geçit yap(tır)mak.
    He marched the soldiers.
  6. yürüyüş, yürüme, askerî yürüyüş, geçit resmi.
    The army is prepared for the march.
    forced march:
    cebrî yürüyüş.
    line of march: yürüyüş yolu, yürüyüş hedefi.
    march column: yürüyüş kolu.
    march outpost: yürüyüş ileri karakolu.
    march-past: geçit resmi.
    march unit: yürüyüş birliği.
  7. bir yürüyüşte alınan yol.
    It was a short/a day's march from the city to the camp.
  8. ilerleme, ileri gitme, terakki, gelişme.
    The march of science. History records the march of events.

    steal a march: belli etmeden üstünlük kazanmak.
  9. yürüyüş marşı, marş (müzik).
    funeral march: cenaze marşı.
    wedding march: düğün marşı.
    He
    enjoyed listening to marches.
  10. marchland ile ayni anlama gelir. sınır, hudut, sınır şeridi, sınır boyunca uzanan arazi parçası.
  11. hudut çizgisi/işaretleri.
  12. march with: hemhudut olmak, ortak sınırı olmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

approach march
yaklaşma yürüyüşü
banner march
protesto yürüyüşü
dead march
cenaze/matem marşı. Noun
forced march
cebrî yürüyüş.
freedom march
özgürlük yürüyüşü
funeral march
ölüm marşı
funeral march
cenaze marşı
grand march
resmî balo açış töreni(nde davetlilerin salonda yaptıkları yürüyüş). Noun
hunger march
açlık yürüyüşü
military march
asker marşı
order of march
yürüyüş düzeni
parade march
geçit resmi
parade march
resmigeçit
protest march
protesto yürüyüşü
ready to march
yürümeye hazır
route march
eğitim yürüyüşü
silent march
sessiz yürüyüş
the Long March
Uzun Yürüyüş Noun, Politics-Intl. Relations
up to the including 1st march
1 Mart'a kadar (mart dahil)
wedding march
düğün marşı
march ! (auto) starter
marş
march formation
yürüyüş düzeni Noun, Military
march in
yürüyerek bir yere gitmek Verb
march of events
olayların gidişi
march of prices
fiyatların gidişi
march off
çıkıp gitmek Verb
march off
basıp gitmek Verb
march off
çekip gitmek Verb
march off under guard
polis eşliğinde sevk etmek Verb
march on
yürüyüş yapmak Verb
march on
yürümek Verb
march orders
yürüyüş emri
march past
geşit resmi yapmak Verb
march progress
ilerleme durumu
march someone into something
birini zorla bir yere sokmak Verb
march someone into something
birini zorla bir yere götürmek Verb
march someone into something
birini zorla bir yere sürüklemek Verb
march through
içinden yürüyerek geçmek Verb
march troops
askerleri yürütmek Verb
march up an down
arşınlamak Verb
march up an down
volta atmak Verb
march up an down
ileri geri yürümek Verb
as mad as a march hare
zırdeli
Quick march !
ileri, marş!
steal a march on one
başkasından önce davranmak/hedefe ulaşmak.
steal a march on sb
başkasından önce bir hedefe gizlice ulaşmak Verb
steal a march on someone
birinden erken davranmak Verb
steal a march on someone
birinin bir adım önüne geçmek Verb
steal a march upon sb
birine belli etmeden üstünlük kazanmak Verb
break through its previous March peak
ilk kez önceki Mart ayının en yüksek noktasını aşmak Verb
mad as a March hare
son derece ürkek/vahşi.
re your letter of March 8th
8 Mart tarihli mektubunuza rücuen
English-Turkish phrases from Zargan's own database