hisse senetleri paketini piyasaya sürmek
Verb
sinir blokajı
Noun, Medicine
sinir bloklama, bloklama, bloklamak, sinir bloku, sinir bloğu
Noun, Medicine
bee ile ayni anlama gelir. payanda desteği.
mesnet, dayanak.
Those facts are the building blocks of his arguments.
Noun
et kütüğü
Noun, Food-Kitchen
ada, blok, kesişen sokaklarla ayrılan arsa.
ortak bir para tabanı kullanan devletler (İngiliz Sterlini'nin Büyük Britanya ile şimdiki ve eski sömürgelerinde kullanılması
ortak bir para tabanı kullanan devletler
tahrip kalıbı
Noun, Military
paralarını dolara göre ayarlayan ülkeler
dış ticaret işlemlerini dolara göre yapan ülkeler
bilgisayarın girdi (input) sırasından bir giriş veya bilgi biriminin yerleştirildiği bellek parçasıdır
epidural blokaj
Noun, Medicine
epidural blok
Noun, Medicine
ortak kambiyo kuru anlaşması
hareketli palanga makarası, çengelli makara.
Noun
yürek durgusu: karıncık ve kulakçıkların düzensiz/koordinasyonsuz çalışması sonucunda bedende yeteri
kadar kan dolaşmaması hali.
Adams-Stokes disease ile ayni anlama gelir.
Noun
ana blok: kardan yapılan eskimo evlerinde tavanı tıkamak için konulan büyük konik kar kütlesi.
Noun
deliklerinden halat geçen tahta.
çengelli makara tertibatı.
Noun
(pist yarışlarında) çıkış takozu
sterlin bloku, paralarını İngiliz lirasına göre ayarlayan ülkeler.
engel, mânia, ket, aksa, çaparız.
Noun
swage ile ayni anlama gelir. kalıp takozu/kütüğü.
tint ile ayni anlama gelir. zemin rengi.
tahta kalıpla basılmış resim.
Noun
bir adresi oluşturan satırların dikey olarak ve bir hizada yazıldığı adres şekli
yaprakları koparılan takvim
öbek kopyalama
Information Technology
öbek silme
Information Technology
blok muafiyet
Noun, Competition Law
toplu muafiyet
Noun, Competition Law
blok muafiyeti
Noun, Competition Law
grup muafiyeti
Noun, Competition Law
bir sokakta blok halindeki evlerin ön cephesi.
Noun
toplu bağış: Federal hükümetin eğitim, imar vb. için eyaletlere verdiği toplu tahsisat.
Noun
türlü taşıt araçlarıyla çok sayıda ufak parçalar halinde sevkedilen birkaç
blok lâv, köşeli blok şeklindeki lâv
Noun
kalın harf: uçlarında ince çıkıntılar bulunmayan, hep aynı kalınlıkta çizgilerden oluşan harf.
Noun, Printing
ana hesapların tali hesaplarla kontrol yöntemi
öbek taşıma
Information Technology
büyük takımlar halinde çıkarılan menkul değerler
Noun
bir yatırım şirketinin halka
belli bir süre için sabit fiyat üzerinden menkul değer satması
örtme (negatif fotoğraf ya da baskısı üzerindeki bazı bölümleri maskelemek ya da ışık geçirmez boya ile boyamak yoluyla yok etmek
Verb
radyo ve televizyon istasyonları tarafından ayrılan ve satışa çıkarılmayan yayın zamanı
açık hava festivali: bir hayır işi için para toplamak gayesiyle trafiğe kapatılmış bir sokakta düzenlenen eğlence.
Noun
(marangozlukta) kaba rende.
Noun
blok baskı: tahta veya madenî bloklarla basılan resim.
Noun
blok programlama (televizyon ya da radyoda , birbirleriyle ilişkili programların aynı zaman bloku içinde sıralanması
blok planlama (televizyon ya da radyoda , birbiriyle ilişkili programların
öbek seçimi
Information Technology
demiryolu blok işareti: demiryolunun belirli bir kesiminin uçlarına konulan sabit işaret.
Noun
birlik olarak oy vermek
Verb
bireysel olarak değil de iş-kollarında temsil ettikleri üyeler grubu olarak hareket eder
ticaret birlikleri kongresinde uygulanan bu yönteme göre oy kullananlar
öbek
Information Technology
mücevher nakliye sigortası
Noun