diş fırçalamak
Verb, Medicine
İngilizce bilgisini tazelemek
Verb
pasta fırçası
Noun, Food-Kitchen
bütün gücü ile elde etmeye çalışmak, çok gayret etmek, elinden geleni yapmak.
The mayor was beating the bushes for funds to build the school.
diş arası fırçası
Noun, Dental Health
pasta fırçası
Noun, Food-Kitchen
İkisi de aynı mal; ikisinin de huyları/kusurları aynı; al birini vur ötekine.
bir kenara itmek, bertaraf etmek, kulak arkasına atmak, nazarı itibara almamak, umursamamak.
Our complaints were simply brushed aside.
to brush difficulties/opposition aside: zorlukları/muhalefeti bertaraf etmek.
bir itirazı susarak geçiştirmek
Verb
itirazı susarak geçiştirmek
Verb
bir kenara itmek, bertaraf etmek, kulak arkasına atmak, nazarı itibara almamak, umursamamak.
Our complaints were simply brushed aside.
to brush difficulties/opposition aside: zorlukları/muhalefeti bertaraf etmek.
alabros: fırçavari saç kesimi/traşı.
Noun
üstünü (baştanbaşa) fırçalamak/süpürmek/temizlemek, (atı) tımar etmek.
funda/çalılık yangını.
Noun
(a)
ABD- argo terslemek, şiddetle reddetmek, geri çevirmek, sepetlemek, başından savmak.
He had never been brushed off so rudely before. (b) tozunu almak.
fırça ile temizlemek, süpürmek.
fırça baskısı
Noun, Textile Industry
(bilgiyi) tazelemek, ilerletmek.
brush up one's English: İngilizce bilgisini tazelemek.
I must brush up my French before going to Paris.
(bilgiyi) tazelemek, ilerletmek.
brush up one's English: İngilizce bilgisini tazelemek.
I must brush up my French before going to Paris.