(a) yolunu kesmek, önüne çıkmak, önlemek, (b) sözünü kesmek, (c) ânide durdurmak, faaliyetine son vermek,
(d) (mirasından) mahrum etmek, vasiyetnameden çıkarmak, (e) ayırmak, ilgisini kesmek.
After graduation she was cut off from her college friends.
to be cut off in the prime of life: genç yaşta ölmek.
toplumdan ayrı düşmek
Verb
telefonla konuşurken bağlantı kesilmek
Verb
telefonla görüşürken bağlantı kesilmek
Verb
telefonla konuşurken hat kesilmek
Verb
yolunu kesmek
Verb, Transport
bir örnek kesip çıkarmak
Verb
yolunu kesmek üniversite öğrencisi oğlunun evden aldığı aylık harçlığını kesmek
Verb
toptan bir metre kumaş kesmek
Verb
kestirmeden gitmek, (çimenlik vb.'nin) etrafını dolaşmaksızın üzerinden yürümek.
bir yolculuğa ya da olaya katılabilmesi için rezervasyonu yaptıranın ödemesi gereken depozitonun son günü
bir tartışmayı kesmek
Verb
müzakerelere son vermek
Verb
biriyle yazışmayı kesmek
Verb
gâvura kızıp oruç bozmak, öfke ile kalkıp zararla oturmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak, bindiği dalı kesmek.
öfke ile kalkıp zararla oturmak, başına dert açmak, gâvura kızıp oruç bozmak, keskin sirkenin zararı küpüne dokunmak.
su ve elektrik hizmetlerini kesmek
Verb
erzak ikmalini kesmek
Verb
birinin ihtiyaç maddelerinin tedarikini kesmek
Verb
birini mirastan mahrum etmek
Verb
birini mirastan beş kuruş vermeden mahrum etmek
Verb
düşmanın geri çekilmesini kesmek
Verb
ırsi intikali kaldırmak
Verb
suyu ana musluktan kesmek
Verb
suyu ana musluktan kesmek
Verb
birini mirastan tamamıyla yoksun bırakmak
Verb
kes(il)me, sona er(dir)me.
Noun
kes(il)me/sona er(dir)me noktası/zamanı/safhası.
Noun
nehir sularının açtığı ikinci yatak/kanal.
Noun
kesinti: buhar makinesi pistonuna giden buharın kesilmesi.
Noun, Machines
kesim.
cutoff frequency: kesim frekansı.
Noun, Electronics