giriş, girme, duhul.
a school entrance examination: okula giriş sınavı.
Noun
giriş (yeri/kapısı), methal.
the entrance to the railway station.
Noun
giriş (izni/müsaadesi/ücret), kabul, duhuliye.
The entrance money to join a tennis club.
Noun
(aktörün sahneye) giriş(i).
The actor's entrance was greeted with applause.
Noun, Theatre
yeni bir sazın/şarkıcının topluluğa katılma ânı.
Noun, Music
esritmek, vecde getirmek, kendinden geçirmek.
Transitive Verb
hayran bırakmak, büyülemek, teshir etmek.
Transitive Verb
giriş ücreti istememek
Verb
bir vadinin ağzına hâkim durumda bulunmak
Verb
istasyon girişinde (araba ile) durmak
Verb
dişi yumurtaya dölleyici spermin girdiği yer.
Noun
rüzgâr tünelinin ağzı.
Noun, Aviation
giriş sınavı
Noun, Education-Training
bir geminin limana girişi
Noun
otobüsün binilen sahanlığı
kumarda bahis açma parası
zorla bir eve girmek
Verb
giriş hakkı elde etmek
Verb
serbest giriş hakkı olmak
Verb
serbest giriş hakkı olmak
Verb
Yüksek Öğretime Geçiş Sınavı (YGS)
Proper Name, Education-Training
üniversiteye yazılmak
Verb
giriş sınavını geçmek
Verb
giriş ücretini ödemek
Verb
yaya girişi
Noun, Transport
kolej girişi için gerekli şartlar
kolej girişi için gerekli şartlar
Noun
ağızlamak
Verb, Maritime Traffic
arka kapıyı kullanmak
Verb
araç girişi
Noun, Transport