hot for

  1. düşkün, müptelâ.
    hot for jazz: caz delisi.
tatsızlığa/anlaşmazlığa/nahoş olaya yol açmak, rahatını/huzurunu kaçırmak, başını belaya sokmak.
make
a place hot for someone: bir yeri bir kimse için cehenneme çevirmek/zindan etmek/durulamaz hale getirmek.
reformlara çok hiddetlenmek Verb
birini sıvışmaya zorlamak Verb
kötü davranarak veya güçlükler çıkararak birinin tahammülünü yitirip gitmesine neden olmak Verb