in bad

  1. (a) kötü/müşkül durumda, sıkıntıda, başı dertte, (b) dargın, geçinemeyen.
    He is in bad with his mother-in-law:
    Kaynanası ile geçinemiyor.
şanssızlığa uğramak Verb
kötü durum da
kötü durumda
kötü niyetli Adjective
kötü niyetle Adjective, Law
suiniyetle Adverb
yakışıksız
kötü düzeyde
(ev) çok tamire muhtaç
tutsuz
tatsız
yavan
çok tamire muhtaç
kötü arkadaşları olmak Verb
sağlığı yerinde olmamak Verb
bakımsız durumda olmak Verb
kötü şöhretli olmak Verb
kötü durumda olmak Verb
(US) patronun gözünden düşmek Verb
kötü niyetli hamil Noun, Law
kötü niyetli zilyetlik Noun, Law
kötü niyetli alıcı Noun, Law
taşıt aracının müessif bir kaza geçirmesi
bozuk çalmak Verb
çok tamire muhtaç olmak Verb
(iş) kötü gitmek Verb
işleri kötüye gitmek Verb
işler kötü gitmek Verb
birinin gözüne girememiş olmak Verb
(muvakkaten) talihi ters gitmek.
kötü durumda
kötü durum da
keyifsiz
neşesiz
kötü bir durumda, tehlikede, çok hasta.
ağızda kötü tat bırakmak Verb
ağzında kötü tat bırakmak Verb