ağır hareket eder olmak
Verb
köpeğinin yuları elinde olmak
Verb
birine karşı avantajı olmak
Verb
Kurşun, çinko ve kalay üretimi (NACE kodu: 24.43)
Noun, Trades-Professions
kurşun kadar ağır
Adjective
grafit, kurşunkalem madeni.
Noun
(Br) kamu yararına tertiplenen şenlik
bir araçtan öbürüne cereyan aktarma kablosu
Noun
pik kurşunu, dökme demire karışmış kurşun.
Noun
sülüğen, kurşun oksit: Pb3O4.
Noun
satış yapmaya yol açabilecek bilgi edinilmesi ya da ilişki kurulması
bir konuşmayı başlatmak
Verb
kurşun tetraetil: (C2H5)4Pb. Vuruntuyu önlemek için benzine katılan zehirli sıvı
Noun
beyaz kurşun: 2PbCO3. Pb(OH)2. Yanık merhemi, camcı macunu ve üstübeç yapmakta kullanılır.
Noun
beyaz kurşun cevheri.
Noun
bir görme özürlüsüne rehberlik etmek
Verb
bir kampanyada önderlik etmek
Verb
kedi köpek gibi kavga ederek yaşamak
Verb
tatsız bir hayat sürmek
Verb
kötü şöhretli bir yaşam sürmek
Verb
sefahat hayatı sürmek
Verb
iki ayrı hayat sürmek
Verb
berbat bir hayat sürmek
Verb
mutlu bir yaşam sürmek
Verb
bir harekete öncülük etmek
Verb
bir ayaklanmayı yönetmek
Verb
yeni bir hayat sürmek
Verb
bir partiye başkanlık etmek
Verb
sakin bir hayat sürmek
Verb
düzenli bir hayat sürmek
Verb
yoğun ve yorucu bir yaşam sürmek
Verb
konsorsiyumun başı olmak
Verb
derbeder hayat sürmek
Verb
bir tanığa kendi düşüncesi doğrultusunda ifade verecek şekilde soru sormak
Verb
kurşun asetat: Pb(C
2H
3O
2)
2.3H
2O. Zehirli katı
madde. Boya ve dokumacılıkta kullanılır.
Noun
sakin bir hayat sürmek
Verb
bir sefere başkanlık etmek
Verb
savurgan bir hayat sürmek
Verb
lider düzenleyici
Noun, Banking
kurşun arsenat: PbHAsO4. Çok zehirli toz. Haşeratı öldürmekte kullanılır.
Noun
(a) yoldan çıkmak, yolunu sapıt(tır)mak/şaşır(t)mak, yanlış yola sevketmek.
(a) (beyzbol) top atılmadan önce koşmak, (b) alıp götürmek, uzağa götürmek, (c) ayartmak.
be led away:
başkasının etkisine kapılmak.
davranışlarıyla örnek olmak
Verb
düzensiz yaşam sürmek
Verb
kampanyada önderlik etmek
Verb
(petrol ile ilgili olarak) kurşunsuz
kurşunlu cam, bileşiminde kurşun oksit bulunan cam.
Noun
(seramik) kurşunlu sır, kurşun oksit içeren silisli seramik sırı.
Noun
vb'den önceki giriş konuşması
bir radyo ya da televizyon programından önce gelen program
(radyo , televizyon) anten kablosu
Noun
(a) kurşun zehirlenmesi: özellikle küçük çocukların oyuncak ve kurşunlu boyalı eşyayı ağızlarına almasından
ilerigelen zehirlenme hali. Çırpınma ve koma ile belirir. (b)
plumbism, saturnism ile ayni anlama gelir. kurşunlu maddelerle sürekli temas eden büyüklerde görülen kronik zehirlenme.
Noun, Pathology
(a) vurularak ölme, (b) kurşun yarası.
Noun
(İskoçya) delil göstermek
Verb
birini yoldan çıkarmak
Verb
birini uzaklaştırmak
Verb
birini birşeye yöneltmek
Verb
birini birşey yapması için etkilemek
Verb
birini ayartmaya çalışmak
Verb
birini birşeyin yanına götürmek
Verb
birini birşeye götürmek
Verb
kaytarma, işten kaçma, yan çizme, dalgacılık, haytalık.
muhafazakâr parti başkanlığı yapmak
Verb
Avam Kamarası başkanı olmak
Verb
önsüre, yapım süresi, bir ürünün plânlanması ile yapılması arasında geçen zaman.
a long lead time on a new aircraft.
Noun
bir buluşa yol açmak
Verb
misafirleri içeri almak
Verb
yetkilendirilmiş lider düzenleyici
Noun, Banking
müsaade edilen kurşun içeriği