on to

  1. haberdar, (gerçek sebebini/anlamını/mahiyetini) bilen.
    The police is on to him: Polis onun peşindedir.
çok yüksek şeyleri hedeflemek Verb
biriyle (telefonla) temas kurmak Verb
dolanmak Verb
izini bulmak Verb
(telefonla) ilişki kurmak Verb
tutunmak Verb
tutunma
tutunmak Verb
tutunma
(radar) hedefe kilitlenmek, hedefi yakalayıp otomatik olarak izlemek.
devam etmek Verb
geçmek Verb
dikkatini çekmek.
finale kalmak Verb
birşeyi birşeye eklemek Verb
tanıklık etmeye çağrılmak Verb
birine bir görev için gönderilmek Verb
birini arzuladığını açıkça belli etmek Verb
birini cinsel olarak cazip bulduğunu açıkça belli etmek Verb
birine asılmak Verb
birşey konusuna gelmek Verb
bir konuya gelmek Verb
bir konuya geçmek Verb
bir şeye kendini vermek Verb
geçinilmesi kolay kişi
biriyle bağlantı kurmak Verb
(telefon) kendini birine bağlatmak Verb
sonunda birinin çevirdiği dolabı sezmek Verb
yüksek eğitime devam etmek Verb
birine tutunmak Verb
yanaşmak Verb
(US) bir şeyi sonunda elde etmek Verb
yükselmek Verb
sınıf atlamak Verb
daha iyi bir konuma geçmek Verb
daha iyi bir yere geçmek Verb
doğrudan caddeye açılmak Verb
yeni bir konuya geçmek Verb
borsada muamele yapma izni
birini işe koymak Verb
birine takılmak.
kapı bahçeye açılıyor
değinmek Verb
dehlemek Verb
tam vaktinde gelmek Verb
masraf çıkarmak Verb
benzin yakmak (otomobil)
gaz vermek Verb
saldırmak Verb
nasır bağlamak Verb
karakol gezmek Verb
tahmil etmek Verb
sırtlamak Verb
iş yolculuğuna çıkmak Verb
serbest piyasada satmak Verb
kuşanmak Verb
tahmil etmek Verb
kamaşmak Verb
şafak atmak Verb
savaşa neden olmak Verb
birine yemin ettirmek Verb
geçinilmesi kolay olmak Verb
duruşmada ehliyetsiz bulunmuş olmak Verb
iş için A'ya yolculuk etmek Verb
ağız birliği etmek Verb
... olma yolunda ilerlemek Verb
işe gitmekte olmak Verb
başarıya giden doğru yolda olmak Verb
başarı yolunda olmak Verb
birini nüfuzu ile etkilemek Verb
bir şeye dikkat etmek Verb
birini etkilemek için baskı yapmak Verb
birinden bir şey yapmasını talep etmek Verb
birine ödemede bulunmasını talep etmek Verb
sermaye trafiği kanunsuz işlemler yapmakta devam etmek Verb
işi terk etmek Verb
işi terketmek Verb
mutabık kalmak Verb
geçinecek kadar kazanmak Verb
bir hesaptan para yatırıp çekmesi için birine yetki vermek Verb
(yüzü/cephesi) dönük olmak, -e bakmak.
The house faces on the street.
kalabalığı ilerletmek Verb
Ingiltere'ye izinle dönmek Verb
deniz kenarına bir gezintiye gitmek Verb
hacca gitmek Verb
kendini tamamen bir şeye hasretmek Verb
bir şey üzerinde ayrıntılı haber vermek Verb
bir şeyi kayıtsız şartsız yapmak Verb
üzerinde çalışılacak yeterli verileri olmak Verb
geçinecek kadar imkânları olmak Verb
kabul ettireceği mazereti olmamak Verb
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu Proper Name, Law
bir iş yapmaya devam etme izni
iş yapmaya devam etme izni
hattı kapamadan beklemek Verb
güvenilecek adam
eski mevkiinde olmamak Verb
telefonu olmamak Verb
telefonla erişilemez olmak Verb
her zaman rastlanır olmamak Verb
yanında metelik bile bulunmamak
üzerinde hiç parası olmamak Verb
her iki tarafa yapılacak ihbar
başarısızlığa mahkûm
işe giderken
...'i fiyata yansıtmak Verb, Accounting
birine vergi yüklemek Verb
birine ihtar vermek Verb
ücret zamlarını tüketiciye yansıtmak Verb
ayaklık
bir hesaba para yatırıp çekme yetkisi
birini bir şey yapmaya ikna etmek Verb
(US) işe tramvayla gitmek Verb
birine dava ilmühaberi tebliğ etmek Verb
bir şeye değer biçmek hizmetlerine yüksek değer biçmek Verb
biriyle eşit düzeyde konuşmak Verb
birine yemininıgeri aldırmak Verb
yük ya da navlun rehin yoluyla para ödünç verme
tarifeye göre zamanında gelmek Verb
(birini) terketmek Verb
(birini) bırakıp gitmek Verb
(birini) yüzüstü bırakmak Verb
(birini) ortada bırakmak Verb
(birini) satmak Verb
nakit üzerinden (hesap yapmak)
(borsada) ödeme aczinin açıklanması
borsa da ödeme aczinin açıklanması
birinin peşinde
alabora olmak, devrilmek, yan yatmak.
sıfırı tüketmek, (paraca) büyük sıkıntıda olmak.
I'm on my beam-ends : Sıfırı tükettim/büyük sıkıntı içindeyim.
kadroda bulunmak, kadroya dahil olmak.
sosyal yardım almak Verb
endişe içinde
düşüşte olma
gelgit olayında suların yükselmesi
yedek listede bulunmak Verb, Military
emin olmak için
gelişmekte olmak (ekonomi
felaketin eşiğinde
sosyal yardım işinde çalışmak Verb
(a) -e güvenmek/dayanmak, (b) -e muhtaç olmak, -suz yapamamak.
They are often reliant on government funds.
rezervlerinde açık olmak Verb
kibirlenmek, böbürlenmek, başkalarına tepeden bakmak, kibirinden yanına yaklaşılamamak, “alçak dağları ben yarattım” demek.
taksitle mobilya satın almak Verb
taksitle satın almak Verb
(US) ihtiyat akçesi ile satın alma
emaneten gönderilen mal
emaneten gönderilen mallar Noun
akın/baskın yapmak.
The officer sent a few of his men on a foray, they brought back several prisoners for questioning.
(satış temsilcisinin) iş yolculuğuna çıkması
şikâyet vesilesi
(yarışta) … üzerine oynamak.
gülünç olmak, gülünç duruma düşmek.
parmağı tetikte olmak ; tetiği çekmek ; eli tetikte ; hazırcevap ; kafası çabuk işler .
aleyhinde delilleri/bildikleri olmak.
başkalarını küçük düşürmeye çalışanla alay etmek.
birisini bozmak, rezil etmek, elâleme kepaze etmek, gülünç düşürmek.
(US) yedekte
kârın/çıkarın nereden geleceğini bilmek.
(or
out of)
the other (wrong) side of one's mouth (or
face): güldüğüne pişman olmak,
başarı/sevinç beklerken hayal kırıklığına uğramak.
I'll make him laugh on the wrong side of his face/mouth: Ben ona gülmeyi gösteririm/onu güldüğüne pişman ederim.
önergeyi belirsiz ileri bir tarihe atmak Verb
leke sürmek.
gemi yük ya da navlun rehini karşılığı para ödünç verme
bir konu üzerinde uzun süre durmak.
I let my eyes linger on the scene: Gözlerimi uzun süre manzaradan ayıramadım.
sosyal yardımla geçinmek Verb
tasarrufla geçinmek tasarruf hacmi
haraç çı yemek (argo) Verb
sökmek (argo) Verb
takmak Verb
(bir işe) para yatırmak, yatırım yapmak.
(askerlik , US) üstüne ihbar etme
söndürmek, son vermek, engellemek, akamete uğratmak, mahvetmek.
It would certainly put the kibosh
on any lingering hopes they might have had: Bu onların son ümitlerini de kesinlikle yok edecektir.
şüphe/itimatsızlık göstermek.
(atın) terkisinde
hemen teslim şartıyla teslim
valizini önceden göndermek Verb
işçilerin içeri girerken imza atması
iskandil etmek (argo) Verb
ispiyonlamak (argo) Verb
(ev) dört tarafı açık
elektrik cereyanı
avantaj olduğu ortaya çıkmak Verb