sorunları bir bir ele almak
Verb
tanıklık ettiği şeyi onaylamak
Verb
amacına insanları idare ederek varmak
Verb
yaptığı teklife bağlı kalmak
Verb
söz üyle yükümlülük altına girmek
Verb
sözüyle yükümlülük altına girmek
Verb
yalnızca bir fikirin egemenliği altında olmak
Verb
tek bir fikrin egemenliği altında olmak
Verb
alacaklıların istilasına uğramak
Verb
zararları yüzünden büyük sıkıntıya düşmek
Verb
kendi kuyusunu kazmak, kendi kazdığı kuyuya düşmek, kendi plânının kurbanı olmak.
borçluları tarafından kovuşturulmaya uğramak
Verb
kendini heyecanına kaptırmış olmak
Verb
his ssilerine kapılmak
Verb
duygularına kapılmak
Verb
duygularına kapılmak
Verb
sırf kendi tecrübelerine dayanarak, yardım görmeden.
kıtı kıtına, ucu ucuna, daradar, ancak, kıt kanaat, güçlükle.
He passed English by the skin of his teeth.
kıl payı, kıtı kıtına, ancak, güçbela.
We had to run for the train, and caught it by the skin of our teeth.
kıtı kıtına, ucu ucuna, ancak, güçbela, güçlükle, kıl payı.
escape by the skin of one's teeth: kıl payı kurtulmak.
alın teriyle, çalışıp çabalayarak.
He makes his living by the sweat of his brow.
bütün gücüyle, olanca kuvvetiyle, canını dişine takarak.
He worked with all his might and main.
uzun askerlik hizmeti nedeniyle emekli maaşı talep etmek
Verb
trajik bir şekilde ölmek
Verb
onda birine düşmek
Verb, Mathematics
ders vererek geçimini sağlamak
Verb
ders vererek geçiminısağlamak
Verb
tercüme yaparak emeklilik maaşını biraz artırmak
Verb
(alacağını) dava yoluyla almak
Verb
paçasını zor kurtarmak
Verb
içgüdüsel hareket etmek
Verb
işiyle para kazanmak
Verb
kazancını çalışarak elde etmek
Verb
az bir ücretle geçinmek
Verb
pamuk ipliği ile bağlı olmak, tehlikeli/müşkül şartlar altında ümitsizce mukavemet etmek/direnmek/dayanmak.
The soldiers are still holding the fort, but they're hanging on by their eyelids.
birini köşeye sıkıştırmak
Verb
birini mecbur bırakmak
Verb
bir kişiyi müşkül durumda bırakmak
Verb
bir kişiyi köşeye sıkıştırmak
Verb
kazdığı kuyuya düşmek, hazırladığı tuzağa kendisi düşmek.
kararına bağlı kalmak
Verb
alacaklıları tarafından sıkıştırılmak
Verb
çok çalışarak sağlığını bozmak
Verb
okuyup çalışma ile doğuştan olan becerilerini geliştirmek
Verb
on kat artmak
Verb, Mathematics
alnının teriyle yaşamak
Verb
dalavere ile/kurnazlıkla para kazanmak, (ticarette) alavere dalavere yapmak.
kazada hayatını kaybetmek
Verb
giderini gelirine göre ayarlamak
Verb
başkalarını kendince değerlendirmek, kendine göre değer biçmek.
talimatlarından zerre kadar ayrılmamak
yapayalnız, tek başına.
all on my lonesome: tek başıma, yapayalnız.
all on your lonesome:
tek başın(ız)a.
to be on one's lonesome: yapayalnız/tek başına olmak.
alacaklılar tarafından sıkıştırılmak
Verb
(kimseden yardım görmeden) sırf kendi gayretiyle ilerlemek/terakki etmek.
I admire him for pulling himself up by his own bootstraps: Onun sırf kendi gayretiyle ilerlemesine hayranım.
bir işi yarı yarıya küçültmek
Verb
saatini radyodaki saat ayarı sinyaline göre ayarlamak
Verb
tatlı yiyerek iştahını kapatmak
Verb
fikrini gerçeklerle desteklemek
Verb
gelirine gazetecilik yaparak katkı sağlamak
Verb
malıni mülkünü vasiyetle bırakmak
Verb
malını mülkünü vasiyetle bırakmak
Verb
emlakini temlik etmek
Verb
tahsisatının yüzde 4'ünü kırpmak
Verb
Kongre'deki sandalyesini istifa ederek bırakmak
Verb
(US) istifa sonucu millet meclisindeki koltuğunu boşaltmak
Verb
ayağa kalkarak oy kullanmak
Verb
ayağa kalkarak oy kullanmak
Verb