pat diye ses çıkar(ttır)mak.
Verb
çabucak koymak/koyuvermek, atıvermek.
pop the rolls into the oven. He popped his coat on.
Verb
(silahla hedefi) vurmak.
Verb
ilâç/hap yutmak, özellikle itiyat halinde ve devamlı ilâç almak.
Verb
patırtı, patlama (sesi).
Noun
(silahla) ateş etme, atış.
Noun
popüler müzik, halk müziği.
Noun
rehin.
in pop: rehinde.
be in pop: rehinde olmak.
Noun
popüler, halk+.
pop music/concert: adî ve genç halkın hoşuna giden müzik, pop müziği/konseri.
pop festival: pop müziği festivali.
pop group: pop müziği topluluğu.
pop singers: pop müziği şarkıcıları.
pat diye, patırtı ile, patlayarak.
yere değmeden saha içinde yakalanabilen yüksekten atılmış top.
Noun
meşrubat
Noun, Food-Kitchen
meşrubat
Noun, Food-Kitchen
karı-koca ya da ailenin sahip olduğu ve yönettiği küçük ticarethane
şişenin mantarını patlatarak çıkarmak
Verb
kasayı zorlayarak açmak
Verb
popüler sanat: karikatür ve ilân resimleri.
Noun
bir yere çabucak sokarak gizlemek
Verb
fikirlerini kâğıda çiziktirmek
Verb
gözleri fal taşı gibi açılmış
yere değmeden saha içinde yakalanabilen yüksekten atılmış top.
Noun
(a) uğrayıvermek, girivermek, dalıvermek.
I've just popped in to return your book. (b) ateş etmek,
(ateş edip) vurmak.
He's popping at the rabbits in the field.
şişe mantarının çıkarken yaptığı ses
(a) birden gitmek, savuşmak, sıvışmak, (b) ölüvermek, nalları dikmek, gürleyip gitmek, (c) vurmak, (d)
öfke ile/düşünmeden konuşmak, atıp tutmak.
başını pencereden dışarı çıkarmak
Verb
saatini rehne vermek
Verb
dışarı fırlamak/çıkmak, pörtlemek, (faltaşı gibi) açılmak.
Her eyes almost popped out with excitement. He just popped out for a few minutes.
bakkala kadar gitmek
Verb
bir şeyi çekmeceye gizlemek
Verb
zuhur etmek, birden oluvermek/meydana gelmek/vaki olmak, çıkıvermek, sipsivri çıkmak.
açılır menü
Information Technology
beliren ileti
Information Technology
şehre kadar uzanıvermek
Verb
küçük boyda gazetelere özgü haber sunuculuğu ve tekniğinin büyük'ciddi'gazeteler tarafından kullanılması
meşrubat
Noun, Food-Kitchen