prove

English-Turkish Translation

  1. Verb tanıtlamak, (doğru/gerçek olduğunu) göstermek, ispatlamak.
    He has proved that his hypothesis was correct.
    He has proved his courage in battle.
  2. Verb (nitelik vb.) belirtmek/meydana çık(ar)mak, ortaya koymak.
    He has proved himself untrustworthy.
  3. Verb, Law (vasiyetnameyi) onaylatmak, hakikî ve geçerli olduğunu tespit etmek.
  4. Verb denemek, deney/tecrübe ile meydana çıkarmak.
    In order to prove the servant's honesty she left a bag
    containing money on the table.
    proving ground: deneme alanı/sahası.
  5. Verb, Mathematics kanıtlamak, ispatlamak, ispat etmek.
    to prove a theorem. (b) sağlamak, doğruluğunu göstermek.
  6. Verb (hamur) mayalanmak, kabarmak.
  7. Verb denemek, başından geçmek.
  8. Verb sonuç vermek.
    The experiment proved to be successful: Deneme başarılı sonuç verdi.
  9. Verb … olduğu meydana çıkmak/anlaşılmak.
    His story proved false: Anlattıklarının yalan olduğu meydana
    çıktı/anlaşıldı.
    His hopes proved vain: Ümitleri boşa çıktı.
    Our internal security has so far proved excellent. This information has proved useful to a great many people.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

prove one's alibi
suçun işlendiği sırada başka yerde olduğunu kanıtlamak Verb
prove one's case
davasını ispatlamak Verb
prove one's claim
iddiasını kanıtlamak Verb
prove one's damage
hasarını ispatlamak Verb
prove one's good intentions
iyi niyetini göstermek Verb
prove one's identity
birinin kimliğini ispat etmek Verb
prove one's identity
kimliğini kanıtlamak Verb
prove one's innocence
suçsuzluğunu kanıtlamak Verb
prove one's lack of means
yoksulluğunu kanıtlamak Verb
prove one's middle-class bona fides
halktan biri olduğunu göstermek Verb, Politics-Intl. Relations
prove one's potential
gücünü kanıtlamak Verb
prove the truth of one's statement
birinin ifadesinin doğruluğunu kanıtlamak Verb
prove unequal to one's task
işinin ehli olmadığını göstermek Verb
prove unequal to one's tasks
görevlerini becerme nitelikleri olmamak Verb
right to prove
ispat hakkı
prove a bad egg
başarısızlıkla sonuçlanmak Verb
prove a claim
bir iddiayı kanıtlamak Verb
prove a claim
bir savı kanıtlamak Verb
prove a debt
iflas alacağını ispat etmek Verb
prove a good friend
iyi bir dost olduğunu göstermek Verb
prove a personality bonus
birinin lehinde oy vermek Verb
prove a point
birşeyi kanıtlamak Verb
prove a point
bir konuda haklı olduğunu kanıtlamak Verb
prove a point
birşeyi ispat etmek Verb
prove a sum
bir aritmetik işlemin sonucunu sağlamak Verb
prove a theory
bir teorinin doğruluğunu kanıtlamak Verb
prove a theory
bir teorinin doğru olduğunu ispat etmek Verb
prove a will
vasiyetnameyi mahkemede açtırıp tasdik ettirmek Verb
prove abortive
sonuçsuz kalmak Verb
prove an obstacle to sb's promotion
birinin terfiine engel teşkil etmek Verb
prove beyond doubt
şüphe götürmeyecek şekilde kanıtlamak Verb
prove by document
belge yle kanıtlamak Verb
prove by facts
gerçeklerle kanıtlamak Verb
prove cash
kasayı tutturmak Verb
prove correct
doğru çıkmak Verb
prove delivery
teslimi ispat etmek Verb
prove fruitful
semeresini vermek Verb
prove incorrect
asılsızlığı anlaşılmak Verb
prove injurious to sb's interests
birinin çıkarlarına zarar verir olmak Verb
prove injurious to sb's reputation
birinin itibarını zedeleyici olmak Verb
prove necessary
gerekli olduğunu kanıtlamak Verb
prove oneself
kendini kanıtlamak Verb
prove ownership
mülkiyetini kanıtlamak Verb
prove sb's guilt
birinin suçunu kanıtlamak Verb
prove sb's innocence
birinin suçsuzluğunu kanıtlamak Verb
prove someone guilty
birinin suçlu olduğunu kanıtlamak Verb
prove someone innocent
temiz çıkarmak Verb
prove someone right
birini haklı çıkarmak Verb
prove someone right
birinin haklı olduğunu kanıtlamak Verb
prove someone still alive
birinin hâlâ hayatta olduğunu kanıtlamak Verb
prove someone wrong
birini haksız çıkarmak Verb
prove someone wrong
birinin hatalı olduğunu kanıtlamak Verb
prove someone wrong
birinin haksız olduğunu kanıtlamak Verb
prove something by documentary evidence
belgelemek Verb
prove something to be genuine
bir şeyin sahici olduğunu kanıtlamak Verb
prove something to someone
birşeyi birine kanıtlamak Verb
prove something to someone
birşeyi birine ispatlamak Verb
prove something to someone
birşeyi birine ispat etmek Verb
prove the authenticity of sth
bir şeyin sahihliğini kanıtlamak Verb
prove the authenticity of sth
bir şeyin gerçekliğini kanıtlamak Verb
prove the cash
kasayı tutturmak Verb
prove the contrary
tersinıispat etmek Verb
prove the contrary
tersini ispat etmek Verb
prove the contrary
tersini kanıtlamak Verb
prove the needs
ihtiyaçlarını karşılamak Verb
prove the truth of sth
bir şeyin doğruluğunu kanıtlamak Verb
prove to be a forgery
sahtekârlık olduğunu ispatlamak Verb
prove to be a forgery
taklit çıkmak Verb
prove to be a forgery
sahtecilik sahtekârlık olduğunu ispatlamak Verb
prove to be otherwise
aksi çıkmak Verb
prove to be something
birşey olmak Verb
prove to be true
doğru çıkmak Verb
prove to be wrong
haksız çıkarmak Verb
prove to the satisfaction of the court
mahkemeyi tatmin edecek şekilde ispatlamak Verb
prove too much
aşırı genelleme yapmak Verb
prove true
doğru olmak Verb
prove unpopular
hiç beğenilmemek Verb
prove up
(US) kanuni şartları yerine getirdiğini ispatlamak Verb
prove up on a concession
(US) imtiyaz şartlarını yerine getirdiğini kanıtlamak Verb
prove useful
işe yaramak Verb
prove useless
işe yaramaz olmak Verb
prove with facts
delillerle ispatlamak Verb
prove yourself to be something
birşey olduğunu kanıtlamak Verb
prove yourself to someone
birine kendini kabul ettirmek Verb
prove yourself to someone
birine ne kadar iyi olduğunu göstermek Verb
prove yourself to someone
birine kendini ispatlamak Verb
prove yourself to someone
birine ne kadar iyi olduğunu kanıtlamak Verb
prove yourself to someone
birine kendini kanıtlamak Verb
don't prove me wrong
yalancı çıkarma !
English-Turkish phrases from Zargan's own database