(a) sımsıkı bağlamak, (b) (paket vb.) iple bağlamak, (c) engel olmak, zorlaştırmak, engel/zorluk çıkarmak,
(d) durdurmak, faaliyetine son vermek, (e) (parayı vb.) bağlamak, verimsiz bir işe yatırdığı için başka işte kullanamamak, (f) gemiyi halatla karaya bağlamak, (g) işi başından aşmak, çok meşgul olmak.
I can't see you now, I'm all tied up.
My hands are tied up: Elimde değil/Elim kolum bağlı.