ticaretinin yüzde 40'ını kendi gemileriyle yapmak
Verb
1990 Ford arabasını yeni bir model ile takas etmek
Verb
büyük çapta ticaret yapmak
Verb
karşılıklı hatır senetleri keşide etmek
Verb
(US) vadeli alışveriş yapmak
Verb
mal alışverişi ile uğraşmak
Verb
emlak ticareti yapmak
Verb
emlak ticareti yapmak
Verb
vadeli hisse senedi alım satımı yapmak
Verb
birşeyin üzerine para vermek
Verb
üzerine para vererek birşeyi değiş tokuş etmek
Verb
birşeyi alıp satmak
Verb, Commerce
birşeyin ticaretini yapmak
Verb, Commerce
üzerine para vererek birşeyi takas etmek
Verb
bir alanda ticaret yapmak
Verb, Commerce
birşeyin üzerine para vererek birşey almak
Verb
üzerine para vererek birşeyi birşeyle takas etmek
Verb
üzerine para vererek birşeyi birşeyle değiş tokuş etmek
Verb
hatır bonoları kullanmak
Verb
mal ve hizmet ithalat ve ihracatının cebirsel toplamı
vadeli alışveriş yapmak
Verb
kahve ticareti yapmak
Verb
(Br) ticaretle uğraşmak
Verb
(geminin) yabancı ülkelere doğru seyir durumunda olmak
Verb
üretim ve satışını sınırlamak ve düzenlemek
Verb
fiyatını kontrol altına almak
Verb
bir malın imal veya ticaretini tekel altına almak
Verb
rekabet klozu (rekabeti kısıtlayan kloz
Hizmet Ticareti Anlaşmaları Dairesi
Noun, Organizations
parasını çalıştırmak
Verb
dış ticaretle uğraşmak
Verb
dış ticarette kullanılan faturalar
Noun
ticaret hayatındaki iniş çıkışlar
Noun
endüstri ve ticaret hayatının liderleri
Noun
bir işte zarara uğramak
Verb
bir işte zarara uğramak
Verb
ticari teamüle göre ambalajlı
dış ticarette ödeme biçimleri
Noun
Mağazalar, tezgahlar ve pazar yerleri dışında yapılan perakende ticaret (NACE kodu: 47.9)
Noun, Trades-Professions
oğlunu bir mesleğe sokmak
Verb
bir sendikada hücreler oluşturmak
Verb
birini işe yerleştirmek
Verb
birini bir işe yerleştirmek
Verb
dış ticarette sevk evrakı
sermaye, belirli bir maksada tahsis edilen maddî ve manevî olanaklar.
A sense of style is part of the stock in trade of any writer.
değiş-tokuş, trampa, bedel olarak verilen (eşya/mal).
We used our old car as a trade-in for the new one: Eski arabamızı verip (fiyat farkını ödeyerek) yenisini aldık.
trade-in value/price: değiş-tokuş değeri/fiyatı.
trade-in terms: değiştokuş şartları.
takas, mal mübadelesi, aynî mübadele.
bir meslekte epey ilerlemiş