sakınmak, çekinmek, kaçınmak, kurtulmak, sıyrılmak, uzak durmak, içtinap etmek, önlemek, savuşturmak,
bertaraf etmek.
to avoid a person: bir kimseden kaçınmak/çekinmek.
to avoid danger: tehlikeden sakınmak.
to avoid doing something: bir şeyi yapmaktan kaçınmak.
to avoid notice: gözden uzak durmak, dikkati çekmemeye çalışmak.
He avoided punishment by running away: Kaçıp giderek cezadan kurtuldu.
She avoided to answer my questions: Sorularıma cevap vermekten kaçındı.
I avoided her by leaving back door: Ona görünmeden arka kapıdan savuştum.
Transitive Verb