(a) sön(dür)mek. The candles blew out at once. (b) (fırtına vb.) dinmek, hafiflemek. The storm
has blown itself out. (c) (petrol veya gaz kuyusu) kontrol edilemeyecek şekilde petrol/gaz kaçırmak, (d) (izabe fırınını boşaltıp temizleyerek) faaliyetine son vermek, (e) şişirmek. to blow out one's cheeks: avurtlarını şişirmek, (f) boşaltmak, çıkarmak. to blow the air out (from gas pipes, etc.): (gaz borularının vb.) havasını boşaltmak/çıkarmak. to blow out a boiler: kazanın suyunu boşaltmak. (g) (rüzgârla) uçmak, uçup gitmek. My paper blew out of the window.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition