kendi adı altında iş yapmak
Verb
kendi hesabına iş yapmak
Verb
bir konuşmayı sürdürmek
Verb
yazışmaya devam etmek
Verb
bir ortaklığı sürdürmek
Verb
bir meslekte çalışmak
Verb
bir meslekte çalışmak
Verb
bir meslek icra etmek
Verb
ticari bir iş yapmak
Verb
bir geleneği sürdürmek
Verb
bir işletmeyi yürütmek
Verb
zararla işe devam etmek
Verb
takas ticareti yapmak
Verb
küçük çapta iş çevirmek
Verb
...'nın ticaretinıyapmak
Verb
biriyle münakaşayı sürdürmek
Verb
biri yokken işleri idare etmek
Verb
kanunsuz işlemler yapmakta devam etmek
Verb
kanuni takibatı sürdürmek
Verb
kanuni takibat sürdürmek
Verb
(uçak) yolcusunun uçakta yanına aldığı eşya
uçakta yanına alınan eşya
bir anlaşmaya varmak için müzakerelerde bulunmak
Verb
bir sonuca varmak için müzakerelere devam etmek
Verb
iflas muamelelerini sürdürmek
Verb
bir şeyin ticaretini yapmak
Verb
bir şeyin ticaretinıyapmak
Verb
birisiyle mercimeği fırına vermek.
They say he carried on with a neighbor girl.
sermaye trafiği kanunsuz işlemler yapmakta devam etmek
Verb
birsiyle münakaşaya girişmek/tutuşmak.
beyond controversy: tartışılamaz, su götürmez, gayrı kabili
münakaşa.
Question which has given rise to much controversy: Çok tartışmalara yol açan sorun.
They were having a great controversy: Aralarında şiddetli münakaşa/anlaşmazlık çıkmıştı.
bir iş yapmaya devam etme izni
iş yapmaya devam etme izni
yayımlanan belli tarife üzerinden yük taşımak
Verb
yayımlanan belli tarife üzerinden yük taşımak
Verb
hemen oracıkta teftiş etmek
Verb
çok ağır sorumluluk taşımak, ağır sorumluluk altında olmak.
(uçakta uçuş esnasında) elde taşınabilir.
carry-on luggage: alda taşınan bagaj (el çantası vb.).
dedikodu, asılsız söylenti.
What a carry-on about nothing: Bir sürü asılsız söylenti/ipe sapa gelmez sözler.
şimdilik.
Here's $5 to be carrying on with; I'll give you more tomorrow: Şimdilik şu 5 doları al, yarın daha fazla veririm.