enfeksiyon zinciri
Noun, Medicine
Tel ürünleri, zincir ve yayların imalatı (NACE kodu: 25.93)
Noun, Trades-Professions
bağlantılı mağazalar zinciri
Noun, Advertising
pranga: mahkûmların ayaklarına takılan) zincirli top.
Noun
engel, ayak kösteği.
Noun
zevce, karı, ayak bağı.
Noun
dallanmış zincir.
branched carbon chain: dallanmış karbon zinciri, alifatik bileşiklerin düz karbon
zincirine küçük kümelerin değişik yerlerden bağlanmasıyla oluşan yeni iskelet.
kütükleri hızar makinesine çekme zinciri.
jack ladder ile ayni anlama gelir.
Noun
canlı yayın çekimleri için televizyon kamerası
monitör ve stüdyo-içi kontrol aygıtlarından oluşan donanım
kapalı halka: kapalı bir halka oluşturan üç veya daha fazla atomdan oluşan bileşim
papatyadan yapılmış gerdanlık.
çeki/koşum/bağlantı zinciri.
Noun
elektron taşıma zinciri
Noun, Biology
sinema takımı (özellikle televizyonda göstermek için kullanılan sinema filmi oynatma teçhizatı
beslenme zinciri, küçükleri daha büyüklere yem olan canlılar topluluğu.
besin zinciri
Noun, Environment-Ecology
Günter zinciri: ABD'de kamu arazisini ölçmekte kullanılan 66' (20.12 m) uzunluğunda zincir.
Noun
yan halka, açık halka, bir atom zincirine bağlı en son açık halka.
pazarlama zinciri (tüm pazarlama çalışmaları arasındaki gerekli bağlar
Markof zinciri: gelecekte vukubulma olasılığı yalnız şimdiki veya biraz önceki duruma bağlı olup şimdiki
duruma ulaştıran yoldan bağımsız bulunan ayrılmış seçkisiz süreç (rastgele yürüyüş gibi).
Noun
Markof zinciri: gelecekte vukubulma olasılığı yalnız şimdiki veya biraz önceki duruma bağlı olup şimdiki
duruma ulaştıran yoldan bağımsız bulunan ayrılmış seçkisiz süreç (rastgele yürüyüş gibi).
Noun
dağ silsilesi, sıradağlar.
perakendeci ticarette şube zinciri
açık çevrim: sonu kapanmamış zincirleme bağlı atomlar dizisi.
open-chain: açık çevrimli. closed chain
Noun
güç zinciri: bir milden paralel eksenli öbür mile güç ileten sonsuz zincir.
Noun
perakende zinciri
Noun, Management
yan halka, açık halka, bir atom zincirine bağlı en son açık halka.
düz zincir, başka zincirlere bağlı olmayan atom zinciri. branched chain
Noun
değer zinciri
Noun, Management
birbirine bağlı ve aynı ad altında ticaret yapan bir grup bağımsız mağaza
saat zinciri/kösteği.
Noun
esiri zincire vurmak
Verb
bir mahpusu zincire vurmak
Verb
bir veya birkaç bankanın bir kişi ve kuruluşça yönetilmesi
(US) grup veya zincirleme bankacılık
(US) bir firma şubesinin kendine özgü markası
Noun
yerel istasyonun kendini tanıtması için yayın istasyonları şebekesinin yayına ara vermesi ve bu ara sırasında yapılan reklamlar
liste fiyatı iskontosu
Noun
zincirle harekete geçirme
zincirle harekete getirme
(makineyi) aralıksız beslemek, işi birbiri arkasından (boşluk bırakmadan) makineye vermek, ulamak.
zincire vurulmuş (olarak çalışan) mahkûmlar.
Noun
istatistikte zincirleme endeks
zincirleme mektup: alıcısı tarafından kopyaları başkalarına gönderilen mektup.
Noun
meratibi silsile: yetki sırasına göre makam ve rütbeler.
a military chain of command.
Noun
emir-komuta zinciri
Noun, Military
vukuatlı tapu kaydı
Noun, Law
bulaşma zinciri
Noun, Virology
bulaş zinciri
Noun, Virology
bir çok şubesi olan örgüt
benekli turna (balığı)
(Esox niger): KD Amerika sularında yaşayan iri, yeşilimsi siyah renkte
ve koyu benekleri olan bir cins balık.
Noun
zincirli baskı makinesi.
Noun
zincirleme etkileşen/tepkileşen.
Adjective
zincirleme tepkileşim.
Noun, Physics
zincirleme tepkime.
Noun, Chemistry
zincirleme olaylar: birinin oluşu ötekinin vukuuna yol açan olaylar dizisi.
Noun
tepke zinciri, birbiri ardınca gelen tepke dizisi.
perakende satış zinciri teşkilatı
zincir kuralı: bir işlev işlevinin türevini işlemlemeye yarayan kural.
Noun
bir sigaradan öbürünü yakarak zincirleme sigara içme
koyu tiryaki, aralıksız sigara içen.
zincir işi, zincir dikiş.
Noun
çok şubeli mağaza, birçok yerlerde şubeleri olan mağaza, böyle mağazaların bir şubesi.
Noun
aynı şirketin mağazalarının sayısı belli bir miktarı geçtiği takdirde alınan müterakki vergi
boru anahtarı (lokma anahtarı , somun anahtarı)
kimi deniz sigorta poliçelerinde sigorta şirketini kötü havada bulunamayan çapa ve zincirleri ödeme yükünden kurtaran madde
reactor ile ayni anlama gelir. atom pili, atom reaktörü, reaktör: Çekirdeğin sürekli bölünümü
başlatılıp kontrol altında sürdürülerek ısı veya faydalı enerji elde edilen cihaz.
kanıtlar zincirindeki eksik halka
zincirleme nükleer reaksiyon
Noun, Chemistry
tedarik zinciri yönetimi
Noun
zincirleme reaksiyon başlatmak
Verb
değer zinciri analizi
Noun, Human Resources
değer zinciri yönetimi
Noun, Management