future

English-Turkish Translation

  1. Noun, Language-Literature gelecek
  2. gelecek (zaman), istikbal.
    in the future: gelecekte, istikbalde.
    The future is always unknown to us.
  3. gelecek+, müstakbel.
    at some future time: gelecekte, istikbalde.
    His future wife: Müstakbel
    eşi/karısı.
    future events: gelecek olaylar.
  4. gelecekte olacak şey.
    She claims she can tell the future.
  5. gelecekteki durum (özellikle başarı/başarısızlık, istikbal.
    a young man with a future: istikbali (parlak) olan bir genç.
  6. Grammar (a) gelecek zaman, istikbal sigası, (b) gelecek zamanı gösteren.
    future tense.
  7. futures: sonradan teslim şartıyla mal alış/satışı (özellikle ihtikâr maksadıyla), böyle alınan
    mal veya hisse senedi. Cotton futures are selling at high prices: Yetişecek pamuk ürünü yüksek fiyata satılıyor.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

be unconcerned about one's future
geleceğini umursamamak Verb
feel secure about one's future
geleceğinden emin olmak Verb
In the not-so-distant future
Çok da uzak olmayan bir gelecekte Adverb
In the not-so-distant past
Çok da uzak olmayan bir geçmişte Adverb
ruin one's future
geleceğini mahvetmek Verb
settle the future of one's children
çocukların geleceğini temin etmek Verb
unfold one's plans for the future
gelecek için tasarılarını açmak Verb
Back to the Future
Geleceğe Dönüş Proper Name, Cinema
be unconcerned about future
geleceği umursamamak Verb
business future
işin geleceği
common future
ortak gelecek Noun
currency future
belirli bir kambiyo kuru üzerinde bir paranın ileri bir tarihte teslim edilmek üzere satın alınması ya da satılması
currency future
vadeli döviz işlemi Noun, Banking
dark future
karanlık gelecek
dim vistas of the future
geleceğin karanlık manzaraları Noun
envisage the Europe of the future
geleceğin Avrupa'sını tasarlamak Verb
feel secure about sb's future
geleceğinden emin olmak Verb
forecast the future
geleceği okumak Verb
foreign currency future
vadeli döviz işlemi Noun, Banking
Greens and the Left Party of the Future
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Proper Name, Political Parties
Greens and the Left Party of the Future
Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Proper Name, Organizations
have a great future
parlak geleceği olmak Verb
have a great future
parlak bir geleceği olmak Verb
have fear for sb's future
birinin geleceğinden korkmak Verb
healthy future
sağlam gelecek
immediate future
yakın gelecek
in the distant future
uzak bir gelecekte
in the foreseeable future
(a) yakın gelecekte, pek yakında, kısa bir süre sonra.
We'll need some more money in the foreseeable
future. (b) (olumsuz tümcelerde) uzun (bir) süre (içinde), bir hayli zaman, uzun müddet.
in the foreseeable future
yakın gelecekte Adverb
in the future
ileride ilerde
in the near future
yakın zamanda
in the near future
yakın bir tarihte Adjective
in the near future
yakında Adverb
in the near future
yakın gelecekte Adverb
leave a further hostage for the future
yeni çatışma nedenleri yaratmak Verb
link between past and the future
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
link between the past and the future
geçmiş ile gelecek arasındaki bağ
make out for a brilliant future
parlak bir geleceği olmak Verb
make plans for the future
gelecek için plan yapmak Verb
make provisions for the future
gelecek için tedarikli olmak Verb
map out a future
bir gelecek tasarlamak Verb
mark out for a brilliant future
parlak bir gelecek vaat etmek Verb
near future
yakın gelecek
plan for the future
gelecekle ilgili plan yapmak Verb
plan with relation to the future
gelecekle ilgili plan yapmak Verb
profess an interest in sb's future
birisinin geleceğine ilgi göstermek Verb
prognostications into the future
gelecek için tahminlerde bulunmak Verb
provide (make provisions) for the future
geleceğin tedarikini yapmak Verb
provision for the future
gelecek için tedbir
put by for the future
gelecek için saklamak Verb
remote future
uzak gelecek
save for the future
gelecek için para biriktirmek Verb
save in anticipation of the future
gelecek için tasarruf yapmak Verb
save in anticipation of the future
gelecek için tasarrufta bulunmak Verb
science of future
fütüroloji
science of future
gelecek bilimi
future acquired property
veresiye satın alınan mülk
future acquired property
gelecekte edinilecek mülk
future buyer
(US) vadeli alıcı
future contract
teslimat sözleşmesi
future costs
gelecekte ödenecek giderler Noun
future debt
vadesi henüz gelmemiş borç
future debt
gelecekteki borçlar
future debts
gelecekteki borçlar Noun
future delivery
(borsa) ilerideki bir tarihte teslim
future delivery
(US) ilerde yapılacak teslimat
future earnings
gelecek kazanç
future estate
gelecekteki mülkiyet hakkı
future estate
gelecekte edinilecek emlak
future expenses
gelecekte yapılacak masraflar Noun
future generations
ahlaf
future goods
üretilmeyi bekleyen mallar Noun
future interest
gelecekteki beklenen çıkarlar
future interests
tahakkuk edecek faizler Noun
future life
afterlife ile ayni anlama gelir. öldükten sonraki yaşam.
future life
afterlife Noun
future month
vade ayı
future month
(US) vade ayı
future needs
gelecek teki ihtiyaçlar Noun
future needs
gelecekteki ihtiyaçlar Noun
future operation
vadeli muamele
future orders
gelecek teki talimat
future orders
gelecekteki siparişler Noun
future orders
gelecekteki talimat
future outlook
geleceğe bakış Noun
future perfect
bitmiş gelecek: gelecekte belirli bir zamandan önce tamamlanacak olan bir işi/durumu bildiren fiil.:

will/shall have+

past participle şeklinde yapılır.
By next week, he will have gone: Gelecek haftaya kadar gitmiş olacak.
Noun
future perfect
bu zamanı gösteren. Noun
future perfect
bitmiş gelecek zamanlı fiil/tümce. Noun
future plans
geleceğe yönelik planlar Noun
future project
geleceğe yönelik proje
future property
gelecekte elde edilecek emlak
future prospects
gelecekte ele geçecek fırsatlar Noun
future prospects
gelecekte elde edilecek fırsatlar Noun
future prospects
gelecekte yer alması olası şeyler Noun
future prospects of an undertaking
bir girişimin gelecekteki görünümü
future prospects of an undertaking
bir girişimin gelecek teki görünümü
future purchase
(US) vadeli alış
future right
gelecekteki hak
future shock
gelecekteki bocalama: hızlı toplumsal ve teknolojik gelişmeye çabuk uyamamaktan doğan ruhsal/bedensel sarsıntı. Noun
future shock
güç koşullar altında işe uyma veya karar almada kişilerin/kurumların geçirdiği bunalım. Noun
future tense
gelecek zaman
future time
gelecek zaman kipi
future trend
gelecekteki trend
future use
gelecek teki kullanım
future use
gelecekteki kullanım
future value
gelecekteki değer (bir paranın bileşik faizle ilerde kazanacağı değer
future value
gelecekteki değer
(stocks) to buy for future delivery
kısa vadede teslim edilmek üzere satın almak Verb
assignment of a future debt
gelecekteki bir borcun deviri
assignment of a future debt
gelecekteki bir borcun devri
at a future date
ilerki bir tarihte Adverb
at a future date
daha sonraki bir tarihte Adverb
at a future date
ileriki bir tarihte Adverb
basis for future development
gelecekteki gelişim için temel
buy forward (for future ,) delivery
US (hisse senedi) ilerideki bir tarihte teslim edilmek üzere satın almak Verb
declare a tax loss against future earnings
vergileme zararını gelecek yıl kârları ile beyan etmek Verb
face the future with confidence
geleceğe güvenle bakmak Verb
fixed for some future time
müeccel
gold future contract
vadeli altın sözleşmesi
pigeonhole a report for future consideration
sonradan ele almak üzere bir raporu dolaba kaldırmak Verb
predict future developments
gelecekteki gelişimleri tahmin etmek Verb
present and future property
şimdiki ve gelecekte elde edilecek servet
present and future property
mevcut ve gelecekte iktisap olunacak mal mülk
prospect of future events
gelecekteki olayların görünümü
purchase for future delivery
(US) vadeli satın almak Verb
purchase for future delivery
satın alınan malın sonradan teslim edileceği alışveriş
refer future disputes exclusively to english arbitration
gelecekteki anlaşmazlıkları münhasıran İngiliz hakemlerine havale etmek Verb
securities negotiated for future delivery
vadeli işlem gören menkul değerler Noun
sell for future delivery
ilerde teslim şartıyla satış yapmak Verb
sell for future delivery
ileride teslim şartıyla satmak Verb
sell for future delivery
(US) vadeli satmak Verb
speculate about the future of humanity
insanlığın geleceği üzerine spekülasyon yapmak Verb
speculative about the future of humanity
insanlığın geleceği üzerinde spekülasyon yapmak Verb
take on future account
veresiye almak Verb
take orders for future delivery
ilerideki bir tarihte teslim etmek üzere sipariş almak Verb
take orders for future delivery
ileride bir tarihte teslim etmek üzere sipariş almak Verb
the future is on the knees of gods
gelecek Tanrı'nın elindedir
to purchase for future delivery
vadeli satın alma
to sell for future delivery
vadeli satma
transaction for future delivery
vadeli işlem
Deductible VAT in Future Years
Gelecek Yıllarda İndirilecek KDV Accounting
Income Relating to Future Months
Gelecek Aylara Ait Gelirler Noun, Accounting
Income Relating to Future Months and Expense Accruals
Gelecek Aylara Ait Gelirler ve Gider Tahakkukları Noun, Accounting
Income Relating to Future Periods
Gelecek Yıllara Ait Gelirler Noun, Accounting
Income Relating to Future Periods and Expense Accruals
Gelecek Yıllara Ait Gelirler ve Gider Tahakkukları Noun, Accounting
Inventories for Future Years
Gelecek Yıllar İhtiyacı Stoklar Noun, Accounting
Prepaid Expenses for Future Months
Gelecek Aylara Ait Giderler Noun, Accounting
Prepaid Expenses for Future Years
Gelecek Yıllara Ait Peşin Ödenen Giderler Noun, Accounting
English-Turkish phrases from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

the future
önümüzdeki dönem Noun
the near future
önümüzdeki dönem Noun
Turkish-English phrases from Zargan's own database