(a) sıraya, hizaya, düzeye, seviyeye, (b) anlaşma(ya), uyuşma(ya). come into line: anlaşmaya varmak,
anlaşmak, uyuşmak. bring into line: ikna etmek, anlaştırmak, yola/hizaya getirmek. He will bring the other members into line and the committee will accept his plan. fall into line with: -e uymak, … ile anlaşmak.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition