mass

English-Turkish Translation

  1. Adjective yığınsal
  2. kütle.
    Einstein studied the relation of energy and mass.
    mass number: kütle sayısı.
    mass
    spectrograph: kütle izgeçizeri.
    mass spectrum: kütle izgesi.
    mass unit: kütle birimi.
  3. yığın, küme.
    a mass of sand. The ship cut its way slowly through masses of ice.
  4. parça, topak, yumak.
    a mass of dough: hamur yumağı.
  5. demet.
    a mass of flowers.
  6. kalabalık, topluluk, toplum, sürü.
    people in the mass: genellikle halk, toplum.
    a mass of people:
    büyük kalabalık.
    A mass of people jammed into the arena: Alanda büyük bir kalabalık toplandı.
    There are masses of people in here: Burada bir sürü insan var.
  7. çoğunluk, ekseriyet, büyük kısım, kısmı küllî.
    the great mass of the people: halkın çoğunluğu.

    The mass of public opinion is in favor of no-fault auto insurance.
  8. toplumsal, kütlesel, çoğunluğu kapsayan/ilgilendiren, yaygın, kapsamlı, şümullü.
    mass hysteria. a
    mass meeting. mass culture. a book designed for a mass market. mass education.

  9. in the mass ile ayni anlama gelir. toptan, toplu(ca), kütle/sürü halinde, toplu olarak, yığın
    yığın, küme küme.
    mass production.
    mass attack: toplu saldırı.
    mass executions: toptan idamlar.
    mass rising: bütün halkın ayaklanması.
  10. alelâde, halktan, avama mensup.
    mass man.
  11. topla(n)mak, yığ(ıl)mak, bir araya gelmek/getirmek, kümele(n)mek.
  12. Noun âyin, Katolik kiliselerinde ekmek ve şarabın takdisi âyini (Aşai Rabbani).
    high Mass: müzikli
    tam âyin.
    low Mass: müziksiz âyin.
    black Mass: (a) ölüler için yapılan âyin, (b) küfür ile icra edilmiş Aşai Rabbani âyini, (c) şeytana tapmak için düzenlenen âyin.
  13. Noun âyin müziği.
English-Turkish translations from the Atalay Dictionary, First Edition

English Turkish Phrases

hold a mass of details in one's head
kafasında bir sürü ayrıntı tutmak Verb
mass murderer
katliamcı Noun
acoustic mass
akustik atalet.
active mass
aktif kütle Noun, Physics
air mass
hava kütlesi: geniş bir bölgeyi kaplayan ve yatay düzlemde özellikleri üniform olan hava tabakası. Noun
atomic mass
öğeciksel kütle, atom kütlesi: bir elemanın yerdeşinin öğeciksel kütle birimine göre hesaplanan kütlesi.

atomic mass unit: öğeciksel kütle birimi: karbon atomunun en bol bulunan yerdeşi kütlesinin 1/12.000'ine eşit olarak seçilmiş kütle birimi (≈ 1.6605x10-27 kg).
Noun
atomic mass
atom kütlesi Noun, Engineering
balancing mass
dengeleme kütlesi Noun, Transport
Black Mass
(papazların kara cübbe giydikleri) ölülerin ruhuna dua âyini.
Black Mass
dinsizler âyini: dinsizlerin Hristiyanlıkla alay için yaptıkları âyin.
center of mass
kütle özeği/merkezi. Noun
conveyance in mass
toplu nakliyat
critical mass
dönüşül kütle: kendi kendine bir zincir tepkileşimi sürdürmeye yeterli ışımetkin özdek tutarı. Noun
folk mass
halk âyini, dinî müzik yerine halk müziği ile yapılan âyin. Noun
form a mass
birikmek Verb
High Mass
(Katolik kiliselerinde) büyük âyin. Noun
in the mass

mass ile ayni anlama gelir. toptan, toplu(ca), kütle/sürü halinde, toplu olarak, yığın yığın,
küme küme.
mass production.
mass attack: toplu saldırı.
mass executions: toptan idamlar.
mass rising: bütün halkın ayaklanması.
initial mass
ilk kitle
law of conservation of mass
özdek korunumu yasası, kütle sakımı kanunu. Noun
law of conservation of mass
kütlenin korunumu kanunu Noun, Physics
levy in mass
eli silah tutan herkesin askere alınması
Low Mass
basit/sade âyin: müziksiz ve korosuz kilise âyini. High Mass Noun
maximum total mass
azami toplam kütle Noun, Transport
rest mass
duruk kütle: görelilik kuramında devinen bir gözlemciye göre devinimsiz bir cismin kütlesi (Cisim hızlandıkça kütlesi artar). Noun
round mass
topak
seething mass
kargaşalık
seething mass
kargaşa
technically permissible maximum laden mass
teknik açıdan izin verilen azami yüklü kütle Noun, Transport
towable mass
çekilebilir kütle Noun, Transport
unladen mass
yüksüz kütle Noun, Transport
mass action
kitlesel hareket Noun, Politics-Intl. Relations
mass action
kitle hareketi
mass advertising
kitleye hitap eden reklam
mass appeal
kitleyi cezbetme
mass approach
kitlelere karşı takınılan tavır
mass arrest
toplu tutuklama Noun, Politics-Intl. Relations
mass arrests
toplu tutuklamalar Noun
mass attack
toplu saldırı
mass circulation
yığınların dolaşımı
mass circulation newspaper
yığınların okuduğu gazete
mass communication
kitle iletişimi Noun, Communication
mass consumption
yığınların tüketimi
mass defect
kütle eksiği: bir atom çekirdeği kütlesi ile onu oluşturan çekinciklerin kütleleri toplamı arasındaki
fark (çekirdeğin oluşumu esnasında açığa çıkan enerjiyi belirler). binding energy
mass demonstration
toplu gösteri
mass demonstration
kitlesel gösteri Noun, Politics-Intl. Relations
mass deportation
yığınların ülkeden çıkartılması
mass deportation
toplu halde sınırdışı etme
mass discount
toplam üzerinden indirim
mass discount
bir maldan büyük miktarda alındığında yapılan iskonto
mass dismissal
toplu işten çıkarma
mass dismissals
toplu işten çıkarmalar Noun
mass display
kitle gösterisi
mass display
toplu gösteriler Noun
mass education
yaygın eğitim Noun, Education-Training
mass emigration
toplu göç
mass emigration
toplu halde göç
mass entertainment
halk eğlencesi
mass execution
katliam
mass extinction
kitlesel yokoluş (Kaynak: Evrim Çalışkanları) Noun, Biology
mass grave
toplu mezar Noun
mass grave
toplu mezar Noun
mass housing
lojman
mass hysteria
topluluk histerisi
mass income
kitle geliri
mass killing
katliam Noun
mass killing
kitlesel infaz Noun
mass killing
katliam Noun
mass killing
kırım Noun
mass killing
toplu kıyım Noun
mass layoff
toplu işçi çıkarma Noun, Management
mass layoff
toplu işten çıkarma Noun, Management
mass magazine
genel okura hitap eden dergi
mass media
tümduyurum, kitle iletişim, toplu haber yayma araçları. Noun
mass media
toplu haber araçları (gazete, radyo, TV).
mass media
kitlesel mecralar Noun, Advertising
mass media
kitle iletişim araçları Noun, Advertising
mass media
kitlesel medya Noun, Sociology
mass media
kitle iletişim araçları Noun, Communication
mass medium
kitle medyası (insanların büyük çoğunluğunun ilgisini çeken iletişim medyası Noun
mass meeting
genel toplantı: çoğunlukla siyasal tartışma amaciyle yapılan halka açık toplantı. Noun
mass merchandiser
her cins malın satıldığı büyük perakendeci mağazası
mass migration
kitle göçü
mass migration
toplu göç Noun, Politics-Intl. Relations
mass migration
kitlesel göç Noun, Politics-Intl. Relations
mass modification
seri tadilat Noun, Transport
mass movement
tüm devinim, kütle hareketi, toplu hareket, büyük bir topluluğun taşınması/yer değiştirmesi, geniş ölçüde
havadan taşıma.
mass movement of troops: büyük askerî birliklerin havadan taşınması.
Noun
mass movement
kütle/toplum/halk hareketi/girişimi: mevcut toplumsal, ekonomik ve siyasal kurumları değiştirmek için
avam tabakasının giriştiği kapsamlı hareket.
Noun, Sociology
mass murder
katliam
mass murder
kitle katliamı
mass noun
kütlesel ad: sonsuz parçalara bölünebilen cisimlerle soyut kavramlara verilen ad:
water, air, happiness
gibi. İngilizcede bu adlar
indefinite article (

a, an) almazlar ve çoğul yapılamazlar. count noun
Noun
mass number
kütle sayısı: (a) bir öğecik çekirdeğinin çekincik sayısı, (b) bir öğecik çekirdeği yerdeşinin öğecikler
kütlesine en yakın tüm sayı.
Noun
mass number
kütle numarası Noun, Biology
mass observation
(Br) toplu haldeki halkın kamuoyunu elde etmek için yapılan araştırma
mass of assets
malvarlığı
mass of assets
servet
mass of the audience
dinleyici kitlesi
mass of the bare chassis
çıplak şasi kütlesi Noun, Transport
mass party
kitle partisi Noun, Politics-Intl. Relations
mass picketing
toplu halde grev gözcülüğü yapma
mass picketing
toplu halde grev gözcülüğü
mass picketing
büyük grev gözcülüğü seferberliği
mass production
tüm-üretim, toptan üretim/istihsal, seri imalât, malların makine ile çok sayıda üretimi. Noun
mass production
seri imalat Noun, Textile Industry
mass production car
seri üretim süreci ile üretilmiş otomobil
mass production industry
seri üretim sanayii
mass production society
seri üretim yapan kuruluş
mass protest
kitlesel eylem Noun, Politics-Intl. Relations
mass purchasing power
yığınların alım gücü
mass rally
toplu gösteri
mass rents
kiraları toplamak Verb
mass response
yığınların gösterdiği tepki
mass selling
toplu satış
mass society
yüksek hareketlilik
mass society
yüksek uzmanlık ve düzeysel insan ilişkileriyle belirlenen çağdaş kentsel alan toplumunun durumu
mass society
kitle toplumu Noun, Sociology
mass spectrograph
kütle izgeçizeri. Noun
mass spectrometer
kütlesel izgeölçer: bir maddeyi iyonlaştırıp magnetik/elektrik alana maruz bırakarak zerreciklerin sapma
derecesinden bileşenlerini tanımlayan alet.
Noun
mass spectroscope
kütle izgegözler: elektrikle yüklü zerreciklerin kütlelerini ölçmekte kullanılan alet. Noun
mass spectroscopy
kütle izge bilgisi. Noun
mass spectrum
kütle izgesi: elektrikle yüklü zerreciklerin kütlelerine ve kütlelerinin yüklerine oranına göre sıralanmış izgeleri. Noun
mass storage
yığın bellek Information Technology
mass strike
genel grev
mass suggestion
yığınlara telkin etme
mass suicide
toplu intihar Noun, Religion-Faith
mass tourism
kitle turizmi Noun, Tourism
mass tourist
kitle turisti
mass tourist
en az serüveni ve yolculuk sırasında her şeyde alıştığını yeğleyen turist tipi
mass transfer
kütle transferi
mass transit
toplu taşıma
mass transportation
toplu taşıma
mass troops
kıta yığmak Verb
mass unemployment
kitlesel işsizlik Noun, Economics
mass unemployment
toplu işsizlik
mass vaccination
genel aşılama
Mass.
= Massachusets (ABD eyaletlerinden biri).
a mass great riches
büyük servet yığmak Verb
atomic mass unit
atomik kütle birimi Noun, Chemistry
law of mass action
kütleler etki yasası: “Bir kimyasal tepkimede ürünlerin etkin kütleleri çarpımının, tepkenlerin etkin
kütleleri çarpımına oranı sabittir.”
Noun
weapons of mass destruction
kitle imha silahları Noun
weapons of mass destruction
toplu yok etme silahları Noun
English-Turkish phrases from Zargan's own database