kendi faaliyet alanı içinde kalmak
Verb
uygun ve yerinde bulmak
Verb
bir partiye ilk gelen konuk
doğru tutulmuş hesaplar
Noun
astüleşke, basit kesir, payı(nın değeri/derecesi) paydasından küçük olan kesir.
Noun
basit kesir
Noun, Mathematics
yükü taşırken kırılmaması için dikkatli davranma
usulüne uygun yapılmış ciro
(müzekkere) usulüne uygun tebliğ
parayı gereken yerden başka yerlere harcamak
Verb
fonu esas amacından başka yere saptırmak
Verb
doğru yere başvurmak
Verb
ilgili makamlara başvurmak
Verb
imza atmaya ehliyeti olacak yaşta olmak
Verb
doğru dürüst hareket etmek
Verb
usulüne uygun yapılan ihbar
adaletli ve hakkaniyetli takdir
adil ve uygun kanuni kıymet takdiri
uygun yollardan gitmek
Verb
gerekli önlemler almada ihmal
gerekli önlemleri almada ihmal
pek doğru bir davranış değil
birini sebepsiz işinden çıkarma
uygun zamanda harekete geçmek
Verb
uygun/münasip görmek.
By all means, do if you think fit: Uygun görüyorsanız, hay hay, yapın.