the line

  1. eşlek, ekvator, üstüva hattı.
    cross the line: ekvatordan geçmek.
mesleğini tehlikeye atmak Verb
(Br) kamu harcama ve gelirlerinin sunuluş şekli (bütçenin üst bölümünde sunulur)
kanuni harcama ve gelirlerin sunuluş şekli
her hususta, her noktada, her yerde, baştanbaşa, tümü ile, tamamıyla.
I accepted that all along the
line. He was successful all along the line.
(bilanço) sermaye kalemlerinin bütçenin alt tarafında gösterilmesi
görüş almak Verb
(gemi) ekvatoru geçmek Verb
bir geminin Ekvator'dan geçtiği sırada yapılan tören
Ekvator'dan geçme
öteye geçmemek Verb
durmak Verb
daha ileri gitmemek Verb
telefon konuşmasını bitirmek Verb
(US) işinden atılmak Verb
cepheye gitmek Verb
(US) tedbirli ilerlemek Verb
(a) (telefondan) ayrılmamak, beklemek, telefonu kapatmamak (ekseriya emir kipi kullanılır):
hold the
line, please! (b) şayanı kabul düzeyde tutmak.
holding the line on the prices.
(a) direnmek, (değişikliğe) karşı durmak, cephe almak.
to hold the line against high prices. (b)
(telefonu) kapatmamak, (c) (futbol) karşı takımı ilerletmemek.
fiyatlara istikrar getiren tedbirler
açık ve kuvvetle konuşmak Verb
yanlış anlaşılmaması için açıkça belirtmek Verb
telefon hat tını terketmek Verb
telefon hattını terk etmek Verb
birisini hizaya/yola getirmek, itaat altına almak.
trafiği tıkama
(a) ikisi arası, ne biri ne öbürü, (b) (tablo) en göze çarpacak yerde, (c) vaktinde/tam ödenmiş.
cash on the line.
haddini aşmak Verb
sorumluluğu astlarına devretmek Verb
bütün borcunu itfa etmek Verb
yan bir iş de öğrenmek Verb
üretim bandından çıkmak Verb
savaş gemisi.
çekirdekten yetişme
hattı kapamadan beklemek Verb, Communication
(a) kurala/emre sıkı sıkıya riayet et(tir)mek, boyun eğmek, çoğunluğa ayak uydurmak, herkesçe kabul edilen
fikri benimsemek, (b) sorumluluğu yüklenmek/üzerine almak, mes'uliyetini müdrik olmak, görevini yapmak.
(a) emre/kumandaya/kurala harfiyen riayet etmek, hizaya/yola gelmek, (b) görevini yapmak, sorumluluğu yüklenmek.
hat meşgul
televizyonda prodüktörler
yönetmenler
sanatçılar ya da senaryo için bütçelenmiş masraflar
çizgi-üstü maliyet
televizyon aracılığıyla yapılan reklam
müşterilere doğrudan mektup yazılması
reklam ajansına komisyon ödenmesini gerektirmeyen sergiler
gösteriler düzenlenmesi
reklam malzemesi dağıtımı gibi reklamcılık çalışmaları Noun
kanunsuz yola sapmak Verb
iş başında uğranılan sakatlık
bir şeyi reddetmek, kabul etmemek.
One must draw the line somewhere: Herşeyin bir haddi/hududu vardır.
hattı 20 dakika meşgul tutmak Verb
hattı yirmi dakika meşgul etmek Verb
trafik sıra sına girmek Verb
fiyatları istikrarlı tutmak Verb
fiyatları istikrarlı tutmak Verb
görev esnasında, görevini/vazifesini yaparken.
görev sırasında alınan yara
hücuma maruz kalmak, muaheze edilmek, sorumlu tutulmak.
bankacılıkla iştigal etmek Verb
kitap ticaretiyle uğraşmak Verb
simsarlıkla uğraşmak Verb
soyunun son evladı olmak Verb
fakirlik sınırının altında Noun, Economics
sınır çizgisinde değişiklik
üretim hattından çıkmak Verb
ekvator'dan geçme
parti disiplinine uymak Verb
parti politikasını izlemek Verb
yiyecek maddeleri işi alanında
ana tarafından
bir paragrafın birinci satırını içerlek yazmak Verb
civar hısımlığı
usul ve füru hısımlığı
enflasyona göre vergi basamaklarını yükseltmek Verb
son savunma hattı
iki geçeli (ye) dizilmek Verb
yol boyunca dizilmek Verb
sıralanmak Verb
birlikleri sıralamak Verb
işin sonuna ulaşmak,
k.d. yüzüp yüzüp kuyruğuna getirmek.
dayı vb akrabalığı
civar akrabalığı
usul ve füru akrabalığı
sınırı aşma
bir şey demeden imza atmak Verb
noktalı çizgi üzerine imza atmak Verb
aslını araştırmadan olduğu gibi kabul etmek Verb
grevcilere karşı enerjik tavır almak Verb
Majino Hattı Noun
montaj hattını yavaşlatmak Verb
gönüllü çalışmak isteyen işçinin grev gözcüsü hattından geçmesi
kuzu gibi uslu olmak, her söyleneni yapmak, çok itaatli olmak.
That new teacher really make the students walk the chalk.
montaj hattında çalışma