ışın

Turkish-English Translation

  1. Noun, Physics beam
  2. ray
  3. Noun radiation
  4. streak
  5. gleam
  6. irradiation
  7. shaft
Turkish-English translations from Zargan's own database

Turkish-English Phrases

direkt ışın
direct ray
kırılmış ve yansımış ışın
catadioptrical
kozmik ışın
cosmic ray Noun, Physics
yönetici ışın
guide beam
ışın bellek
beam store
ışın demeti
beam of rays
ışın demeti
pencil of light
ışın demeti
pencil
ışın kırılmasından meydana gelen koyu çizgilerden biri
fringe
ışın saçmak
to irradiate Verb
ışın saçmak
to gleam Verb
ışın tedavisi
radiation therapy Noun, Medicine
ışın tedavisi
radiotherapy Noun, Medicine
ışın terapisi
radiation therapy Noun, Medicine
ışın terapisi
radiotherapy Noun, Medicine
televizyonlarda vb katot ışın tüpü
cathode ray tube
başladığı işin sonunu getirme
follow-through Noun
bir işin
the sharp end
bir işin alfabesi
nuts and bolts Noun
bir işin aslını bilmek
to know the inside of an affair Verb
bir işin aslını bilmek
to be inside on a matter Verb
bir işin aslını oluşturmak
to be at the bottom of a business Verb
bir işin ayarlanması
regulation of an affair
bir işin ayarlanması
fixing up of a matter
bir işin başlangıcı
commencement of business
bir işin başlangıçı
commencement of business
bir işin değerlendirilmesi
evaluation of a job
bir işin değerlendirmesini yapmak
to pass judgment on a work Verb
bir işin devamı
continuation of a business
bir işin gerçek başı
real head of business
bir işin gerçek idarecisi
real head of business
bir işin gerektirdiği görevler
duties of a job Noun
bir işin girdisi çıktısı
ins and outs of a matter
bir işin hakkını vermek
to go above and beyond Verb
bir işin hamallığını yapmak
to pull the chestnuts out of the fire Verb
bir işin idaresi
operation of a business
bir işin kapatılması
termination of a business
bir işin masraflarını karşılamak
to finance Verb
bir işin peşini bırakmamak
to follow a business Verb
bir işin politikası
policies of business Noun
bir işin şartları
determination of employment Noun
bir işin sathi meraklısı
dilettante
bir işin sırrı
mystique
bir işin son bulması
employment determination
bir işin sorumluluğunu taşımak
to be in charge of a business Verb
bir işin takibi
follow-ups of an affair
bir işin tasfiyesi
liquidation of a business
bir işin tasfiyesi
winding up of an affair
bir işin tasfiyesi
winding up of a business
bir işin teknik yanları
technical aspects of a job Noun
bir işin temelini atmak
to get down to rock bottom Verb
bir işin temelini kurmak
to lay the foundations of a business Verb
bir işin temelinıkurmak
to lay the foundations of a business Verb
bir işin ustası
dabhand Noun
bir işin yönetimini üstlenmek
to assume direction of a business Verb
bu işin adamı
he is the man for the job
bu işin yapıldığı süre
job ticket
daha işin başında olmak
to be still in its swaddling clothes Verb
işin
the whole shoot
işin
the whole shebang
işin (geçici olarak) durması
discontinuance of work
işin acemisi
inexperienced in business
işin acemisi
entrant into a profession
işin akış şeması
flow diagram
işin akış şeması
flow chart
işin altında yatan saik
deep motive
işin artması
increase of business
işin aslı
low- down
işin aslı
essence of business
işin aslını anlatmak
to recite facts Verb
işin aslını anlatmak
to tell the truth Verb
işin aslını bilmek
to know the score Verb
işin aslını öğrenmek
to get to the back of a policy Verb
işin avantajları
the perks that come with job Noun
işin başlangıcı
commencement of work
işin başlangıçı
commencement of work
işin başlangıcında
in the egg
işin batması
business collapse
işin bölümlerini paylaştırmak
to farm out Verb
işin bozulması
business failure
işin büyümesi
growth of business
işin büyütülmesi
enlargement of business
işin büyütülmesi
expansion of business
işin canlanması
thriving of business
işin canlanması
business development
işin dağıtımı
distribution of business
işin devri
transfer of business
işin doğrusu
as a matter of fact
işin dönüm noktası
business turning point Noun
işin durdurulması
stoppage of work
işin durması
standstill
işin ehli
qualified
işin ehli olmayan
lay
işin en zor kısmı
half the battle Noun
işin esası
very essence of a matter
işin esası
the very heart of a matter
işin esasıni kavramak
to get the gist of sth Verb
işin esasını teşkil etmek
to come to the heart of the matter Verb
işin fiyaskoyla sonuçlanması
business fiasco
işin garibi
curiously enough
işin geleceği
business future
işin gelişmesi
business improvement
işin gelişmesi
progress of business
işin genel durumu
general standing of business
işin genişletilmesi
expansion of business
işin genişletilmesi
extension of business
işin gereği
custom of the trade
işin gerginliğine artık katlanamamak
to be no longer equal to the strain of busines Verb
işin gidişatı
run of business
işin gidişi
course of business
işin gidişini yavaşlatmak
to slow down the pace of business Verb
işin girdisini çıktısını bilmek
to be out of the whole business Verb
işin görünüşü
business outlook
işin içeriği
job content
işin içinde olma
art and part
işin içinden çapanoğlu çıkmak
to have a rub in it Verb
işin içinden kendini sıyırmak
to squirm out of it Verb
işin içine etmek
to louse up Verb
işin içine katılmak
to come into play Verb
işin içine katmak
to put into play Verb
işin içyüzü
inside story
işin idaresi
administration of business
işin ifası
execution of work Noun
işin ifası
discharge of business Noun
işin ilerlemesini gösteren grafik
progress chart
işin inkıtaı
interruption of business
işin işine girmek
to move in Verb
işin iyi yanı
the best of it
işin kalitesi
quality of work
işin kalitesine göre ödemek
to pay according the quality of work Verb
işin kalitesine göre ödemek
to pay according to the quality of work Verb
işin kapsamı
scope of business
işin karşılığının ödenmesi
remuneration of work
işin karşılığının ödenmesi
remuneration for work
işin kolayı
soft option
işin kolayına bakmak
to go easy Verb
işin kolayına bakmak
to take it easy Verb
işin kötü gitmesi
business downturn
işin kötü tarafı düşünüldüğünde
if worse comes to worse
işin kötü tarafı düşünüldükte
if worse comes to worse
işin kötüye gitmesi
business decline
işin kuralları
rules of work Noun
işin lağvedilmesi
abolition of job
işin maaşının saptanması
job pricing
işin mahiyeti
what's what
işin mevsime bağlı olması
seasonality of work
işin niteliği
employment pattern
işin niteliği
nature of employment
işin niteliği
character of business
işin normal seyri
regular course of business
işin ölü olduğu saatler
dead hours Noun
işin olumlu gelişimi
business efficacy
işin özellikleri
features of business Noun
işin özellikleri
job characteristics Noun
işin özünü anlamamak
to miss the point Verb
işin paydos edilmesi
cessation of work
işin paydos edilmesi
suspension of operations
işin peşini bırakmamak
to follow a business Verb
işin planlaması
planning of work
işin püf noktalarını öğrenmek
to learn the ropes Verb
işin püf noktasını bilmek
to know the ropes Verb
işin şartları
term of business Noun
işin şeklini değiştirmek
to put a new face on things Verb
işin seyri
business course
işin sıkıntılı durumu
job pinch
işin sıkıştırması
pressure of business
işin sırrı
knack
işin sırrını bilmek
to have the knack of it Verb
işin son bulması
employment termination
işin sonucunu beklemek
to abide the event Verb
işin sonunda kazanmış olmak
to have the last laugh Verb
işin tamamen farkında olmak
to be well aware Verb
işin tamamlanma tarihi
completion date
işin tamamlanması
dispatch of business
işin tamamlanması
completion of work
işin ters gitmesi
setback
işin trendi
trend in business
işin tuhaf yanı
ironically Adverb
işin tuhafı
oddly Adverb
işin tuhafı
funnily enough
işin ücreti
salary attaching to a post
işin ücretinin saptanması
job pricing
işin yapısı
business structure
işin yapısı
employment pattern
işin yayılması
spread of business
işin yeniden başlaması
resumption of work
işin yeniden düzenlenmesi
rearrangement of business
işin yoğun olduğu gün
busy day
normal işin gereği itina
diligence usual in ordinary business
ücretlinin yapacağı işin
job specification
yapılan işin vb
job ticket
yürüyen bir işin durumu
going- concern position
Turkish-English phrases from Zargan's own database

Turkish Dictionary (Kubbealti Turkish Dictionary)

  1. Bir ışık ... ışık, şuâ
Summary published in cooperation with Kubbealti Foundation. Please visit www.kubbealtilugati.com for the full entry, including etymologies, detailed senses, usage examples and much more.