a one

  1. A number 1 ile ayni anlama gelir. âlâ, mükemmel, birinci sınıf. The meals there are A-one:
    Orada yemekler mükemmeldir.
  2. mükemmel teçhiz edilmiş (gemi).
filân kimse, öyle biri ki.
bir kişinin oynadığı ya da önemli olduğu sahne oyunu veya sirk
bir kişinin oynadığı veya önemli olduğu sahne oyunu veya sirk
tek yönlü düşünmek Verb
sabit fikir
şeytana çarık giydiren
koltukları kabartan başarı.
(şiddetli) tokat/sille/şamar.
I'll give you a fourpenny one if you don't keep quiet.
(İskoçya) huzursuzluk sebebi
akıl kumkuması
makas (argo)
binde bir (şans
milyonda bir ihtimal, çok zayıf ihtimal.
bir vesikaya imza atmak Verb
bir belgeye imza atmak Verb
bir vesikaya imza atmak Verb
bir belgeye imzasını atmak Verb
(US) işvereninden maaşına zam istemek Verb
(Br) işvereninden zam istemek Verb
bir şirkete hayat sigortası yaptırmak Verb
(Br) bir şirkete hayat sigortası yaptırmak Verb
talihinin değişmesini beklemek Verb
yatalak olmak Verb
çevik olmak Verb
zihinden atılan bir yük olmak Verb
başını taştan taşa vurmak, deveye hendek atlatmak, bütün gayretlerine rağmen başaramamak.
Trying to
make him change his mind is just beating your head against a wall.
protestolara neden olmak Verb
başına bela açmak.
kendine ev almak Verb
çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
zararı bir yıl sonraya aktarmak Verb
bir zararı bir yıl sonraya aktarmak Verb
günah çıkarmak Verb
bir kulübün üyesi olduğunu beyan etmek Verb
yola çıkmayı bir hafta ertelemek Verb
kalbindeki bir sırrı açığa vurmak Verb
bir dosta içini dökmek Verb
dostlarına bir sırrı açıklamak Verb
bir hesabı kafadan yapmak Verb
bir işte kendin üstüne düşeni yapmak Verb
ayak sürümek Verb
mezarını kendisi kazmak, ömür törpüsü olmak, üzüntü veya içki ile ölümünü yaklaştırmak.
fikirlerini bir konuşmada somutlaştırmak Verb
ahir ömrünü yoksullar evinde geçirmek Verb
adını bir listeye yazmak Verb
bir işi muhabirine emanet etmek Verb
avukat olarak ün kazanmak Verb
hedefine ulaşamamak Verb
ikametgâhını belli bir yerde tespit etmek Verb
bütün çabalarını bir soruna yöneltmek Verb
zorla bir eve girmek Verb
bir eve zorla girmek Verb
(uçak) (Br) düşürülmek Verb
az bir ücretle geçinmek Verb
işleri düzene koymak Verb
organize olmak Verb
toparlanmak Verb
işlere çekidüzen vermek Verb
akıl vermek Verb
bir tasarıyı kaydı ihtirazi ile onaylamak Verb
birine bilgi vermek ya da deneyiminden söz etmek Verb
(a) bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmak, (b) aklını başına getirmek.
bir tasarıya katıldığını belirtmek Verb
bir pazarlığı tokalaşarak sonuçlandırmak Verb
oyunu bir adaya vermek Verb
bir aday için oyunu kullanmak Verb
oyunu bir partiye vermek Verb
kendi arabası olmak Verb
gizli planı olmak Verb
kavgaya hazır olmak Verb
öfkesi burnunun ucunda olmak Verb
kendi ne bir kopyasını ayırmak Verb
kopyasını kendinde alıkoymak Verb
bir kopyasını kendine alıkoymak Verb
hesabında tutarsızlık olmak Verb
asalet unvanına sahip olmak Verb
kendi evi olmak Verb
kendi evi olmak Verb
kafasında çok şey olmak Verb
elinde koz olmak Verb
tutuklanmak üzere aranmakta olmak Verb
huyunca gitmesini bilmek, ikna edebilmek, gönlünü yapmasını bilmek.
çok acıkmak Verb
kurt gibi aç olmak Verb
ancak bir tek atacak kadar vakti olmak Verb
haftada bir gün izinli olmak Verb
organize olmak Verb
işleri düzene koymak Verb
toparlanmak Verb
işlere çekidüzen vermek Verb
becerisini saklamak Verb
örnek olmak istememek Verb
kendi yeteneğini gizlemek Verb
yüksek amaç edinmek Verb
bir şey ile durmadan tehdit etmek.
bir özelliği babadan tevarüs etmek Verb
bir planı onaylamak Verb
masraflarının kaydını tutmak Verb
masrafların kaydını tutmak Verb
dinleyicilerini çok öfkelendirmek Verb
davasını komisyona sunmak Verb
davasını bir kurula sunmak Verb
kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak,
mec. deveyi yokuşa sürmek.
iyi bir ders almak, Hanyayı Konyayı öğrenmek.
He's learnt his lesson: (gereken) dersi aldı = ağzının
payını/boyunun ölçüsünü aldı.
birinin hesabında zimmet (borç) bakiyesi bırakmak Verb
borç bakiyesi bırakmak Verb
bir teminat altında haklarını kaybetmek Verb
bir teminat altında haklarını kaybetmek Verb
her şeyini bir ata yatırmak Verb
bir bölge üzerinde hâkimiyeti olmak Verb
alacaklılarla uzlaşmaya varmak Verb
kişinin servetinde gedik açmak Verb
bilgiçlik taslamak Verb
kendi hesabına poliçe keşide etmek Verb
kendi parasından sarfetmek Verb
tasarruflarında büyük delik açmak Verb
giyim kuşamıyla caka satmak Verb
sefaletini sergilemek Verb
gelir vergisi beyannamesi vermek Verb
serveti ile övünmek Verb
hizmetlerini sunmak Verb
vasiyetinde kızına bir ev bırakmayı düşünmek Verb
becerisini rakibininkiyle ölçmek Verb
bir ipotek borcunu ödememek Verb
garanti olarak evini göstermek Verb
garanti olarak evinıgöstermek Verb
kendi keyfi için
birer
birbuçuk ...
bir buçuk ...
(a) berbat, çok kötü, lânet.
a hell of a nasty accident. a hell of a trip. (b) pek çok/ziyade,
aşırı, fahiş, müthiş (şiddetlendirici olarak kulanılır).
a hell of a lot: pek çok/fazla.
a hell of a long trip for an old car: eski bir araba için müthiş uzun bir yolculuk.
a hell of a nice guy: son derece iyi bir adam.
make the hell of a noise: çok gürültü yapmak, gürültüsü ayyuka çıkmak.
a hell of a lot of money: pek çok para.
yüz kişide bir kişi
bir oyundaki rolünü abartılı oynamak Verb
bir hanıma kur yapmak Verb
iki rakibi kapıştırmak Verb
bir sorunu birinin ellerine tevdi etmek Verb
bir belgeye mührünü basmak Verb
aldatmak, yutturmak, faka bastırmak.
göz boyamak, hile yapmak, dolap çevirmek, el çabukluğu ile becermek,
argo madik atmak.
oyun oynamak Verb
birine muziplik yapmak Verb
kendine bir iş bulmak Verb
kulağını bükmek, ikaz etmek, azarlamak, paylamak. flea (3).
masasını derleyip toplamak Verb
bir işi ele almak Verb
adını listeye koymak Verb
bir sözcüğün üzerini çizerek silmek Verb
bir belgeye mührünü basmak Verb
bir senede imza atmak Verb
imzasını bir belgeye koymak Verb
imzasını bir vasiyetnameye atmak Verb
otomobil ile ağaca toslamak Verb
arabasını ağaca toslatmak Verb
giysilerini bir bavula tıkıştırmak Verb
hizmetlerinin karşılığını almak Verb
bir işi yarı yarıya küçültmek Verb
öğretmenlikten ayrılmak Verb
sorunu kafasında evirip çevirmek Verb
bir belgeye imza atmak Verb
bir belgeyi imzasıyla tasdik etmek Verb
bir işe el atmak Verb
hayatını tehlikeye atmak Verb
hayatını bir şansa bağlamak Verb
bir belgeyi imzalamak Verb
tren seferini bir saat öne almak Verb
bir tren seferini bir saat öne almak Verb
bir mektuba imzasını atmak Verb
işine büyük bir servet harcamak Verb
bir belgeyi onaylamak için damgalamak Verb
cezaya erkekçe katlanmak Verb
kararının nedenlerini açıklamak Verb
başkasından önce davranmak/hedefe ulaşmak.
tasfiye bilançosunu sunmak Verb
tasfiye bilançosu sunmak Verb
adını bir belgenin altına koymak Verb
adını bir dilekçenin altına koymak Verb
kuyrukta sıraya girmek Verb
bir mektuba dayanmak Verb
kalabalıkta kendine bir yol açmak Verb
mendiline düğüm atmak Verb
işlerini bir avukata emanet etmek Verb
bir tasarıyı zihninde evirip çevirmek Verb
bir sırrı açığa vurmak Verb
erzağını tüketmek Verb
parasını vasiyetle bir hastaneye bırakmak Verb
birinin müşterisini bir dükkândan çekmek Verb
gelişinden itibaren bir hafta içinde