filân kimse, öyle biri ki.
bir kişinin oynadığı ya da önemli olduğu sahne oyunu veya sirk
bir kişinin oynadığı veya önemli olduğu sahne oyunu veya sirk
koltukları kabartan başarı.
(şiddetli) tokat/sille/şamar.
I'll give you a fourpenny one if you don't keep quiet.
(İskoçya) huzursuzluk sebebi
milyonda bir ihtimal, çok zayıf ihtimal.
bir vesikaya imza atmak
Verb
bir belgeye imza atmak
Verb
bir vesikaya imza atmak
Verb
bir belgeye imzasını atmak
Verb
(US) işvereninden maaşına zam istemek
Verb
(Br) işvereninden zam istemek
Verb
bir şirkete hayat sigortası yaptırmak
Verb
(Br) bir şirkete hayat sigortası yaptırmak
Verb
talihinin değişmesini beklemek
Verb
zihinden atılan bir yük olmak
Verb
başını taştan taşa vurmak, deveye hendek atlatmak, bütün gayretlerine rağmen başaramamak.
Trying to make him change his mind is just beating your head against a wall.
protestolara neden olmak
Verb
çocuğu kucakta (kollarında) taşımak.
zararı bir yıl sonraya aktarmak
Verb
bir zararı bir yıl sonraya aktarmak
Verb
bir kulübün üyesi olduğunu beyan etmek
Verb
yola çıkmayı bir hafta ertelemek
Verb
kalbindeki bir sırrı açığa vurmak
Verb
bir dosta içini dökmek
Verb
dostlarına bir sırrı açıklamak
Verb
bir hesabı kafadan yapmak
Verb
bir işte kendin üstüne düşeni yapmak
Verb
mezarını kendisi kazmak, ömür törpüsü olmak, üzüntü veya içki ile ölümünü yaklaştırmak.
fikirlerini bir konuşmada somutlaştırmak
Verb
ahir ömrünü yoksullar evinde geçirmek
Verb
adını bir listeye yazmak
Verb
bir işi muhabirine emanet etmek
Verb
avukat olarak ün kazanmak
Verb
ikametgâhını belli bir yerde tespit etmek
Verb
bütün çabalarını bir soruna yöneltmek
Verb
zorla bir eve girmek
Verb
bir eve zorla girmek
Verb
(uçak) (Br) düşürülmek
Verb
az bir ücretle geçinmek
Verb
işleri düzene koymak
Verb
işlere çekidüzen vermek
Verb
bir tasarıyı kaydı ihtirazi ile onaylamak
Verb
birine bilgi vermek ya da deneyiminden söz etmek
Verb
(a) bir kimsenin kusurunu yüzüne vurmak, (b) aklını başına getirmek.
bir tasarıya katıldığını belirtmek
Verb
bir pazarlığı tokalaşarak sonuçlandırmak
Verb
oyunu bir adaya vermek
Verb
bir aday için oyunu kullanmak
Verb
oyunu bir partiye vermek
Verb
öfkesi burnunun ucunda olmak
Verb
kendi ne bir kopyasını ayırmak
Verb
kopyasını kendinde alıkoymak
Verb
bir kopyasını kendine alıkoymak
Verb
hesabında tutarsızlık olmak
Verb
asalet unvanına sahip olmak
Verb
kafasında çok şey olmak
Verb
tutuklanmak üzere aranmakta olmak
Verb
huyunca gitmesini bilmek, ikna edebilmek, gönlünü yapmasını bilmek.
ancak bir tek atacak kadar vakti olmak
Verb
haftada bir gün izinli olmak
Verb
işleri düzene koymak
Verb
işlere çekidüzen vermek
Verb
örnek olmak istememek
Verb
kendi yeteneğini gizlemek
Verb
bir şey ile durmadan tehdit etmek.
bir özelliği babadan tevarüs etmek
Verb
masraflarının kaydını tutmak
Verb
masrafların kaydını tutmak
Verb
dinleyicilerini çok öfkelendirmek
Verb
davasını komisyona sunmak
Verb
davasını bir kurula sunmak
Verb
kişisel çıkarı için zorluk çıkarmak,
mec. deveyi yokuşa sürmek.
iyi bir ders almak, Hanyayı Konyayı öğrenmek.
He's learnt his lesson: (gereken) dersi aldı = ağzının
payını/boyunun ölçüsünü aldı.
birinin hesabında zimmet (borç) bakiyesi bırakmak
Verb
borç bakiyesi bırakmak
Verb
bir teminat altında haklarını kaybetmek
Verb
bir teminat altında haklarını kaybetmek
Verb
her şeyini bir ata yatırmak
Verb
bir bölge üzerinde hâkimiyeti olmak
Verb
alacaklılarla uzlaşmaya varmak
Verb
kişinin servetinde gedik açmak
Verb
kendi hesabına poliçe keşide etmek
Verb
kendi parasından sarfetmek
Verb
tasarruflarında büyük delik açmak
Verb
giyim kuşamıyla caka satmak
Verb
sefaletini sergilemek
Verb
gelir vergisi beyannamesi vermek
Verb
vasiyetinde kızına bir ev bırakmayı düşünmek
Verb
becerisini rakibininkiyle ölçmek
Verb
bir ipotek borcunu ödememek
Verb
garanti olarak evini göstermek
Verb
garanti olarak evinıgöstermek
Verb
(a) berbat, çok kötü, lânet.
a hell of a nasty accident. a hell of a trip. (b) pek çok/ziyade,
aşırı, fahiş, müthiş (şiddetlendirici olarak kulanılır).
a hell of a lot: pek çok/fazla.
a hell of a long trip for an old car: eski bir araba için müthiş uzun bir yolculuk.
a hell of a nice guy: son derece iyi bir adam.
make the hell of a noise: çok gürültü yapmak, gürültüsü ayyuka çıkmak.
a hell of a lot of money: pek çok para.
bir oyundaki rolünü abartılı oynamak
Verb
bir hanıma kur yapmak
Verb
iki rakibi kapıştırmak
Verb
bir sorunu birinin ellerine tevdi etmek
Verb
bir belgeye mührünü basmak
Verb
aldatmak, yutturmak, faka bastırmak.
göz boyamak, hile yapmak, dolap çevirmek, el çabukluğu ile becermek,
argo madik atmak.
birine muziplik yapmak
Verb
kendine bir iş bulmak
Verb
kulağını bükmek, ikaz etmek, azarlamak, paylamak. flea (3).
masasını derleyip toplamak
Verb
adını listeye koymak
Verb
bir sözcüğün üzerini çizerek silmek
Verb
bir belgeye mührünü basmak
Verb
bir senede imza atmak
Verb
imzasını bir belgeye koymak
Verb
imzasını bir vasiyetnameye atmak
Verb
otomobil ile ağaca toslamak
Verb
arabasını ağaca toslatmak
Verb
giysilerini bir bavula tıkıştırmak
Verb
hizmetlerinin karşılığını almak
Verb
bir işi yarı yarıya küçültmek
Verb
öğretmenlikten ayrılmak
Verb
sorunu kafasında evirip çevirmek
Verb
bir belgeye imza atmak
Verb
bir belgeyi imzasıyla tasdik etmek
Verb
hayatını tehlikeye atmak
Verb
hayatını bir şansa bağlamak
Verb
bir belgeyi imzalamak
Verb
tren seferini bir saat öne almak
Verb
bir tren seferini bir saat öne almak
Verb
bir mektuba imzasını atmak
Verb
işine büyük bir servet harcamak
Verb
bir belgeyi onaylamak için damgalamak
Verb
cezaya erkekçe katlanmak
Verb
kararının nedenlerini açıklamak
Verb
başkasından önce davranmak/hedefe ulaşmak.
tasfiye bilançosunu sunmak
Verb
tasfiye bilançosu sunmak
Verb
adını bir belgenin altına koymak
Verb
adını bir dilekçenin altına koymak
Verb
kuyrukta sıraya girmek
Verb
bir mektuba dayanmak
Verb
kalabalıkta kendine bir yol açmak
Verb
mendiline düğüm atmak
Verb
işlerini bir avukata emanet etmek
Verb
bir tasarıyı zihninde evirip çevirmek
Verb
bir sırrı açığa vurmak
Verb
parasını vasiyetle bir hastaneye bırakmak
Verb
birinin müşterisini bir dükkândan çekmek
Verb
gelişinden itibaren bir hafta içinde