admit

  1. Verb kabul etmek, kaydetmek, giriş izni vermek.
    to admit a student into college: bir öğrenciyi koleje
    kabul/kayıt etmek.
    to admit someone to one's friendship: bir kimseyi dost olarak kabul etmek.
  2. Verb girmeye hak kazandırmak.
    This ticket admits two people: Bu bilet iki kişiliktir.
  3. Verb içine almak, sığdırmak, istiap etmek.
    The hall admits 2500 people.
  4. Verb izin vermek, müsaade etmek, içeri almak/ sokmak.
    I gave orders that he was not to be admited:
    Onu içeri sokmamalarını emrettim.
  5. Verb geçerli saymak, muteber addetmek.
    to admit the force of an argument: delili geçerli saymak.
  6. Verb itiraf/ikrar etmek.
    He admitted his guilt: Suçunu itiraf etti.
    Let it be admitted that … : İtiraf edelim ki …
  7. Verb doğrulamak, doğru olduğunu kabul etmek.
    The fact is admitted: Vak'anın doğruluğu kabul edildi.

    It is generally admitted that … : Genellikle kabul edilir ki …
    All world admits that … : Herkes kabul eder/bilir ki …
  8. Verb (geçmesine) imkân vermek.
    This passage admits two abreast: Bu geçitten yanyana iki kişi geçebilir.
  9. Verb
    admit of: elverişli/müsait olmak, imkân vermek.
    Circumstances do not admit this: Koşullar buna elverişli değildir.
ikrar Noun, Law
suçun kabulü Noun, Criminal Law
suçun ikrarı Noun, Criminal Law
iddianamenin kabulü Noun, Criminal Law
sorumluluğunu kabul etmek Verb
birine sırrını açmak Verb
suçu kabul etmek Verb, Criminal Law
suçu ikrar etmek Verb, Criminal Law
belgeyi tanımaya çağrı
...'i delil olarak kabul etmek Verb, Law
bir borcu kabul etmek Verb
bir iddiayı kabul etmek Verb
talebi kabul etmek Verb
bir iddiayı gerekçesi karşısında kabul etmek Verb
bir beyanın gerçek olduğunu kabul etmek Verb
bir suçlamayı kabullenmek Verb
bir ithamı kabullenmek Verb
suç işlemek Verb
üye olarak kabul etmek Verb
ortaklığa kabul etmek Verb
hamilinin içeri girmesine müsaade edin
yenilgiyi kabullenmek Verb
pes etmek Verb
yenilgiyi kabul etmek Verb
birşeyi yaptığını itiraf etmek Verb
birşeyi yaptığını kabul etmek Verb
birşeyi yaptığını teslim etmek Verb
kanıtları kabul etmek Verb
kanıtı kabul etmek Verb
borsada kote etmek üzere kabul etmek Verb
borsada kote edilmek üzere kabul etmek Verb
borsa da kote edilmek üzere kabul etmek Verb
odayı havalandırmak Verb
göçmen kabul etmek Verb
delil olarak kabul etmek Verb
evin içine almak Verb
gözlemcileri kabul etmek Verb
geciktirmeye gelmez
(sorun) ertelememek Verb
geciktirilmeye gelmemek Verb
bir kuşkuya yer vermemek Verb
bir şüpheye mahal vermemek Verb
istisna kabul etmemek Verb
bahane kabul etmemek Verb
açıklaması olanaksız
türlü yorumlara açık olmak Verb
izin vermek Verb
olanak vermek Verb
mümkün kılmak Verb
imkân tanımak Verb
iki şekilde yorumlanabilir olmak Verb
sorumluluğu kabul etmek Verb
birinin içeri girmesine izin vermek Verb
birinin delillerini kabul etmek Verb
delil olarak kabul etmek Verb
birini üyeliğe kabul etmek Verb
birini ortaklığa kabul etmek Verb
birini hastaneye kabul etmek Verb
birini hastaneye yatırmak Verb
bir şeyin gerçekliğini kabul etmek Verb
hisse senetlerinin kote edilmesine izin vermek Verb
hatalı olduğunu kabul etmek Verb
bursa kabul edilmek Verb
üyeliğe kabul etmek Verb
karantinadan geçen gemiye limana giriş izni vermek Verb
birşeyi teslim etmek Verb
birşeyi itiraf etmek Verb
birşeyi kabul etmek Verb
borsaya kabul edilmek
bir menkul değeri bir hisse veya tahvil borsasını resmi listeye almak Verb
vesayetine kabul etmek Verb
birşeyi kabul etmek zorunda kalmak Verb
birşeyi isteksizce kabul etmek Verb
birşeyi istemeye istemeye kabul etmek Verb
(Br) kanıtı kabul etmeye çağrı
birşeyi istemeye istemeye kabul etmek Verb
birşeyi isteksizce kabul etmek Verb
birşeyi kabul etmek zorunda kalmak Verb
tevil yoluyla ikrar etmek Verb, Law