away with

  1. (a) uzaklaştırmak, alıp götürmek.
    away with him! Defolup gitsin! Gözüm görmesin! Canı cehenneme!

    away with it! = take it away! Götür/defet şunu! Uzaklaştır! Gözüm görmesin! (b) git!, defol! yıkıl!
    away with you! Defol karşımdan!
servetini eritmek Verb
eşek gibi çalışmak Verb
lağv olmak Verb
bertaraf edilmek Verb
yoketmek, öldürmek, ortadan kaldırmak.
(a) atmak, kaldırmak, (b) (birini) öldürmek, (c) (bir şeyi) defetmek, yoketmek, kaldırmak, lâğvetmek.
tasfiye
(a) (bir işten zararsız/cezasız) sıyrılmak, yakasını kurtarmak, şüphe uyandırmadan/yakalanmadan atlatmak.

You'll never get away with it: Bundan yakanı kurtaramazsın (Bunu senin yanına koymam).
How did he get away with cheating? (b) (yiyecek/içecek) tüketmek, sarfedip bitirmek.
The crew got away with over ten cases of beer that afternoon. (c)
get away with you! Haydi canım! Haydi oradan!
(a) öldürmek, yoketmek, mahvetmek, (b) aşırmak, çalmak, yürütmek.
(a) çalmak, yürütmek, alıp götürmek,
argo araklamak.
The treasurer made away with the club's
money. (b) öldürmek, yok etmek.
(a) alıp kaçmak, kaçırmak.
He ran away with his neighbor's daughter: Komşusunun kızını kaçırdı.
(b) aşırmak, çalmak.
He's run away with all my jewels: Bütün mücevherlerimi çalıp kaçtı. (c) kapılmak, aldanmak, inanmak.
Don't let your temper run away with you: Öfkeye kapılma.
Don't run away with the idea that you needn't work: Çalışmaya ihtiyacın olmadığı fikrine kapılma/ inanma.
He lets his feelings run away with his judgment: Hislerine kapılarak karar verir. (d) (yarış vb.) kolay kazanmak.
(a) çalmak, yürütmek, aşırmak. (b) (yarışmada vb.) kazanmak.
To walk away with all the honors. To
walk off with the first prize.
kürelemek Verb
küremek Verb
birşey edinerek ayrılmak Verb
kafasında birşeyle çıkmak Verb
birşey alarak çıkmak Verb
birşey edinerek çıkmak Verb
acıdan solup sararmak Verb
birinden kurtulmak Verb
birinin işini bitirmek Verb
birini temizlemek Verb
biriyle işi bitmek Verb
birini öldürmek Verb
birşeyden kurtulmak Verb
birşeyi bırakmak Verb
birşeyle işi bitmek Verb
israfı bırakmak Verb
fuzuli masrafları kesmek Verb
bir şeyden cezasız paçasını kurtarmak Verb
bir kötülüğün/suçun cezasını çekmemek, cezasız sıyrılmak/kurtulmak.
They get away with murder:
İşledikleri suçlar/cinayetler cezasız kalıyor (Ne yapıp yapıp cezasız kurtuluyorlar).


Brit.- argo
… ile cinsî münasebette bulunmak.
bir evrakı atmak Verb
intihar etmek Verb
değerli şeyleri çalıp kaçmak Verb
üzüntüden sararıp solmak Verb
birinin içine kurt düşürmek Verb
birini ters bir cevapla kovmak Verb
birini paylamak, ağzının payını vermek, terslemek, ters bir cevapla kovmak, haşlamak, zılgıt vermek.