genellikle 14 gün olan kredi süresinden sonraki 30 gün tasfiye edilmemiş iki simsar ya da menkul kıymet
satıcısı arasındaki sözleşme
başarısız olmaya mahkum
Adjective
başaramamak, becerememek, muvaffak olamamak, başarısızlığa uğramak.
He tried hard, but failed to achieve his goal. The experiment faild.
(sınavda) başarı gösterememek, düşük not almak, (sınıfta) kalmak, (sınıfı/sınavı) geçememek,
(argo) çakmak.
He failed his first year. He failed (to pass) the test.
eksik gelmek, yetişmemek, kâfi gelmemek, tükenmek, bitmek.
Our supplies failed. A rescue party found them just before their supplies failed.
gelişememek, büyümemek, sararıp solmak/kurumak/mahvolmak.
The flowers failed for lack of rain. The crop failed again this year.
zayıflamak, kuvvetten/vücuttan düşmek, kuvveti kesilmek, zayıf/bitap düşmek.
The sick woman is failing quickly.
batmak, iflâs etmek, (işlemeye) devam edememek.
When the money is in short supply many business fail.
(makine) arızalanmak, arıza yapmak, bozulmak, ağır yükü çekememek, durmak.
We were still far from home when the engine failed. The car failed to climb the hill.
ihmal etmek, savsamak, yapmamak, yapmakta kusur işlemek.
He failed to do his duty: Görevini ihmal
etti.
We receive letters from him every week: he never fails to write. He failed to follow our advice.
failing payment: ödenmediği takdirde.
yüzüstü bırakmak, yüz çevirmek, yardım etmemek, terketmek, çaresiz bırakmak, (ümidini) boşa çıkarmak.
His friends failed him when he most needed them.
His courage failed him in the end: Sonunda cesareti kırıldı.
Words failed him: Kelime bulamıyordu.
Whatever you do, don't fail me: Ne olursa olsun, bana yüz çevirme.
This will do, failing all else: Başka hiçbir şey olmazsa bu olur.
sınıfta bırakmak, (sınavda) başarısız ilân etmek,
argo çaktırmak.
The teacher failed a third of the class.
muktedir olamamak, yapamamak, anlayamamak.
I fail to see why … : Sebebini anlıyamıyorum.
I fail to understand why she didn't even show up.
sınıfta kalmak
Verb, Education-Training
başarısız olmak
Verb, Education-Training
(Br) US sınavı başaramamak
Verb
her açıdan başarısız olmak
Verb
bir sabotajı engellemek
Verb
buhranda iflas etmek
Verb
sınava girenlerin yarısını bırakmak
Verb
iş hayatında başarısızlığa uğramak
Verb
işte başarısız olmak
Verb
görevini ihmal etmek
Verb
taahhütlerini yerine getirmemek
Verb
girişimlerinde başarısız olmak
Verb
ümitleri boşa çıkmak
Verb
amacını gerçekleştirmemek
Verb
taahhütlerini yerine getirmemek
Verb
birine saygıda kusur etmek
Verb
birşeyde başarısız olmak
Verb
amacını gerçekleştirememek
Verb
menkul kıymet satışı yapan müşterinin menkul kıymetleri borsa simsarına teslim etmemesi
arızalara karşı otomatik olarak devreye giren ve güvenliği sağlayan mekanizma
birini hayal kırıklığına uğratmak
Verb
birini yüzüstü bırakmak
Verb
hareketsiz kalmak, savsaklamak
Verb
bir davete icabet etmemek
Verb
mahkeme huzuruna çıkmamak
Verb
bir süreye uymayı ihmal etmek
Verb
bir trafik sinyaline uymamak
Verb
trafik sinyaline uymamak
Verb
mahkemenin talimatına uymamak
Verb
(satış tarafındaki borsa simsarı) menkul kıymetleri alış tarafından borsa simsarına teslim etmemek
Verb
birşeyi yapmada başarısız olmak
Verb
gelir vergisi beyannamesi vermemek
Verb
bir yükümlülüğü yerine getirmekten kaçınmak
Verb
(telefon) temas kuramamak
Verb
bağlantı sağlayamamak
Verb
vaadini yerine getirmekte kusur etmek
Verb
doğru dürüst bir araştırma yapmamak
Verb
davasını başarıyla savunamamak
Verb
yükümlülüklerini yerine getirmekten kaçınmak
Verb
vadeye uymada kusur etmek
Verb
(alış tarafındaki borsa simsarı) menkul kıymetleri satış tarafındaki borsa simsarına teslim etmemek
Verb
birine karşı taahhütlerini yerine getirmemek
Verb
eleştirmenler gözünde becerememek
Verb
birşeyi mutlaka yapmak
Verb
birşeyi daima yerine getirmek
Verb
birşeyi daima yapmak
Verb
birşeyi asla ihmal etmemek
Verb
birşeyi asla aksatmamak
Verb
birşeyi asla unutmamak
Verb
birşeyi aksatmadan yapmak
Verb
başarısızlıkla sonuçlanması kesin
sınav da çakmak (argo)
Verb
kesinlikle, mutlaka, muhakkak surette, elbette, sureti kat'iyede.
I shall bring you that book without fail: O kitabı sana mutlaka getiririm.
ne diyeceğimi bilemiyorum
kelimeler kifayetsiz kalıyor
söyleyecek söz bulamıyorum